Bir Kitap Delisi'nin beni etiketlemesiyle katılmak istediğim ve biraz zor olan bu etkinliğe katılıyorum.
9 kategoride başlığına göre kitapların zıtlarını bulacağız. Hadi başlayalım. :)
8. Türüne Göre Zıt Kitaplar:
Ve bir etkinlik daha tamamlanmış oldu. Ece'ye çok teşekkürler. ^_^
Ve de benim etiketlediklerim: İki Kapak Arası , Geveze Kitap Kurdu , Maria Puder Ölmedi bloglarını bu etkinlik için seçiyorum. :) Hepinize kolay gelsin. :)
9 kategoride başlığına göre kitapların zıtlarını bulacağız. Hadi başlayalım. :)
1. Alım Zamanına Göre; En eski ve en yeri kitapları seçiyoruz ama ben ilk aldığım kitabın hangisi olduğunu bilmediğim için ilk aldığım kitabı biraz sallamış olabilirim. Gerçekten düşündüm ama bulamadım. En son aldığım ise yakın zamanda blogumda yorumunu göreceğiniz Her Şey Bitti Derken.
Yüreğim Seni Çok Sevdi kitabını okumaya ilk başladığım sıralarda Canan Tan'ı çok sevdiğimden dolayı aldım ama şimdi yazarı öyle eskisi kadar sevmiyorum. Her Şey Bitti Derken ise Müge baya bir önerdi. Zaten alacaktım , Müge sayesinde ilk sıralara girdi ve aldım.
2. Fiyatına göre; En ucuz ve en pahalı olan kitapları seçiyoruz. En ucuz kitaplarım D&R'ın bir ara Dex kitaplarını beş liraya indirilmesiyle aldığım kitaplardı. Aralarından Başlat'ı seçtim. En pahalı olan ise siz şüpheniz olamayan bir yayınevinin kitabı.Evet , doğru tahmin. Pegasus. Ölüm Oyunu 30 Tl ile zirvede eğer bir başka Pegasus kitabı almazsam uzun süre kalacak gibi. Başlat'ı hale okumadığım için bir şey söyleyemem ama Ölüm Oyunu her ne kadar 30 tl ile biraz uçuk olsa da hak ediyor diyebilirim ama bu kitap ucuz ve normal bir fiyat anlamına gelmiyor.
3. Anlatıcısına Göre; Farklı anlatıcıya sahip kitapları seçiyoruz. Aklıma Tatlı Bela ve Ayaklı Bela ikilisi geldi hemen. Ayaklı Bela'nın Tatlı Bela'nın yanında başarısız kaldığını düşünmekteyim. Ayrıca Tatlı Bela'da aşırı derecede fazla yazım yanlışı var. Söylemesem olmazdı. Hem de gözden geçirilmiş baskısını okumama rağmen.
4. Kapağına Göre Zıt Kitaplar;
Şu güzelim kapağın yanına o iğrenç kapağı koyarken yüreğim sızladı. Bu etkinliğin en doğru seçimi şimdi karşınız da duruyor. Sevgili Altın Bilek çalışanları bu kapağı seçerken ne düşünüyorlardı bilmiyorum ama görüp göreceğim en kötü kapak tasarımını layıkıyla yerine getirmişler. Bir Sır Saklı içimde ise hem konusuyla hem kapağı mükemmel.
5.Uyruğuna Göre Zıt Kitaplar: Yerli-yabancı şekilde yapacağım seçimde yerliye hemen şu an okuduğum Aylardan Aşkı seçiyorum. Yabancıya ise daha geçen gün aldığım Ben Malala kitabını koyuyorum. Aylardan Aşk bugün yarın biter. Yorumu da çok yakında burada olur. :) Ben Malala ise merak ettiğim bir kitaptı yakında da ona başlarım.
6. Kalınlığına Göre Zıt Kitaplar: En ince ve en kalın kitapları görelim bakalım. :) En kalın Taht Oyunları ve en ince ise çocukluk kitabım Aziz Nesin'in yazdığı Çocuklara En Güzel Öyküler Biri 80 diğeri 850 sayfa. Taht Oyunları'nı okuyalı 1 yılı geçti ama halen seriye devam etmiş değilim. Kitap hakkında bütün spoilerleri yemiş olunca ister istemez devam etmek istemedim. Ben de ilk sezonu atlayarak ve ikinci sezonu yarım yamalak izleyerek. 3. sezona geçtim ve devamı gelmedi. Pek dizi izlemeyi seven biri olmadığım için her ne kadar beğensemde sıkılmadan edemedim.
7. Hikayesine Göre Zıt Kitaplar: Gerçek yaşam öykülerini ve kurgu olan kitapları birbirleri eşliyoruz. Beni Bulun... Okuyun demekten bıkmayacağım ve asla demekten pişman olmayacağım gerçek bir yaşam öyküsüydü. Duman ve Kemiğin Kızı geçen haftalarda okuduğum ve beğendiğim fantastik türde bir kitaptı. Bunun yorumu da umarım yakında gelir. Çok yorum birikti bu ara hızlı olmaya çalışacağım artık.
8. Türüne Göre Zıt Kitaplar:
Fantastik ve romantik bir kitap seçeceğiz. Romantik kitaba Travma Sonrası Aşk Çarpması ve fantastiğe bayılarak okuduğum ve son zamanların en iyi kitabı olduğunu düşündüğüm Golem ve Cin'İ seçiyorum. Bu başlığa seçtiğim iki kitap da benim çok sevdiğim ve önerdiğim kitaplar.
9. Moduna Göre Zıt Kitaplar: Bizi üzen ve güldüren kitabı seçiyoruz son başlıkta. Ve ben bu etkinliği hazırlarken gerçekten çok yoruldum. Etiketleyeceklerime şimdiden kolaylıklar diliyorum. :D
Yandaş... Nasıl ağladım anlatamam. Sınıfın içinde rezil oldum. Bunu yapmayacaktın Veronica....
Obsidiyen... Az da gülelim ya :D Bu öküzleri seviyorum ben ya. Ama seri çok uzadı. Soğudum vallahi.
Ve bir etkinlik daha tamamlanmış oldu. Ece'ye çok teşekkürler. ^_^
Ve de benim etiketlediklerim: İki Kapak Arası , Geveze Kitap Kurdu , Maria Puder Ölmedi bloglarını bu etkinlik için seçiyorum. :) Hepinize kolay gelsin. :)
4 Puan
Yorum: Michelle Knight & Michelle Burford - Beni Bulun Çünkü Bu Sizin de Hikayeniz Olabilir
8/30/2014 01:37:00 ÖS
Sayfa Sayısı: 288
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı
Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı
Çevirmen: Nur Eren
Kitap Kokusu Puanı: 4/5Gerçek Bir Yaşam Öyküsü11 yıl bir kabusun içinde hapsolmuş 3 kadın... Bu kitap hakkında ne söylenir inan ki bilmiyorum. Bu zamana kadar bir çok gerçek yaşamı konu alan kitaplar okudum ama hiçbiri beni 11 yıl hapsedilmiş bu 3 kadının hikayesi kadar etkileyemedi ve etkileyemez.
1 EV, 3 KADIN, 11 YILLIK ESARET
BENÄ° BULUN
ÇÜNKÜ BU SİZİN DE HİKÂYENİZ OLABİLİR
2002 yılında kaybolduÄŸumda pek çok kiÅŸi bunu fark etmemiÅŸti bile. Yirmi bir yaşındaydım; adres sormak için bir markete uÄŸrayan genç bir anne…
On bir sene boyunca kilit altında tutuldum, türlü işkencelere maruz kaldım. Bu, hayatımın halihazırda bildiğiniz kısmı olabilir fakat daha bilmediğiniz çok şey var.
-Michelle Knight-
Michelle Knight 2002 yılında, Ariel Castro isimli bir okul servisi şoförü tarafından kaçırıldı ve on yıldan uzun bir süre taciz, tecavüz ve işkenceye maruz kaldı. 2003 yılında Amanda Berry, 2004 yılında da Gina DeJesus tutsak olarak Michelle'e katıldı. 6 Mayıs 2013'te bir fırsatını bulup tutsaklıktan kurtulmalarının ardından, bu olay dünyada büyük yankı uyandırdı. Şimdi ise binlerce kişinin merak ettiği konu şu: O evin içinde neler oldu ve üç kadın akıl almaz işkencelere dayanacak gücü nasıl buldu?
Michelle Knight, gözler önüne serdiği bu sarsıcı hikâyesiyle suskunlar için bir ses, her yıl kaybolan binlerce çocuk ve genç için güçlü bir sembol oluyor.
"Televizyon programı yaptığım on iki yıl boyunca hiçbir şey beni Michelle Knight ve onun yaşama tutunma hikâyesi kadar etkilemedi."
-Dr. Phil McGraw-
Yaşadıklarına rağmen halen hayata tutunan ve oğlu için yaşadıklarına katlanan genç bir annedir Michelle Knight. 11 yıllık esaretiyle hayatı alt üst olmasına rağmen beni en çok üzen kaçırılmadan önce de hayatının güzel olmamasıydı. Daha küçük yaşlarda aynı evde ailesiyle yaşadığı bir akrabası tarafından sürekli tecavüze uğrayan ve kendini savunmayacak kadar küçük bedeniyle boyun eğmek zorundadır.
Amanda-Gina-Michelle |
Tüm bu yaşananların Michelle'nin sevdiği yazar Stephen King'in yazdığı korku dolu bir hikaye olmasını istedim. Baştan sona. Bunların hiçbirinin yaşanmadığı düşünerek kendimi kandırmak istedim. Ama kimi kandırabilirsin ki ? Belki ben bu yorumu yazarken bile Amanda , Gina ve Michelle'nin durumuna düşen binlerce kadın var. Ve bizim elimizden gelen ne var ? Ya da elimizden gelenler bu olayların ne kadarını engelleyebiliyor ? Elimizde koca bir hiç var.
Amanda,Gina ve Michelle o adamdan halen kurtarılmadılar. Kurtulmaları için o adamın onlara verdikleri fiziksel hasardan ziyade zihinlerindeki , her gözlerini kapatışlarında ya da bir sokakta yürürken duydukları korkunun yerine güveni hangimiz yerine geri koyabiliriz ? Peki ya ben bu kitabı okuduktan sonra kimseye güvenemeyeceğimi anladıktan sonra kim bu güveni tekrar yerine koyabilir.
Bu 3 güçlü kadının hikayesini okumalı ve okutturmalısınız . '' Kadın isterse tecavüze uğramaz.'' diye düşünen ve bunu insanlara kabul ettirmeye çalışarak tecavüze uğrayan kadınları ezen ve sanki onları değersiz bir fahişeymiş gibi gösteren her insana bu 3 kadının hikayesini anlatmalıyız.Belki o zaman anlayabilirler.
Başınızı dik tutabilme gücünüzün olmasının ne demek olduğunu şimdi anlayabiliyorum; acılarla geçen onca yılı eğilmeden geçirebilmenin ardından. Kendi gözümden ben muhteşem biriyim ; çünkü hâlâ sefalet dolu bir hayattan daha büyük bir şeyin olduğuna inanma cesaretini gösterebiliyorum.
Bunun bir an önce bitmesini ve birinin beni kurtarmasını umuyorum, ama her şey sanki sonu hiç gelmeyecekmiş gibi görünüyor.
Başarısız ve yıkılmış olabilirim ama bu sadece başım dik ve gururum kırılmamış bir şekilde yeniden ayağa kalkabilmek için. Sadece bu kâbusu kalbim atarak , ruhum çalınmamış ve yara alınmamış bir şekilde atlatmak için.
- Martı Yayınları'na bana bu kitabı gönderdikleri için ama ondan önce bu kitabı basarak Michelle'in hikayesine herkese ulaştırmaya çalıştıkları için sonsuz teşekkürler.
Danielle Steel
GKK Blog Tur | Uzun Metrajlı Hüzünler - Danielle Steel | Kitap Tanıtım + Yazar Tanıtım + Çekiliş
8/24/2014 11:59:00 ÖÖ
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Novella
Yayınevi: Novella
Çevirmen: Bahar Yaldız Çelik
Kitap Kokusu Puanı: YakındaHayatı, iskambilden yapılmış bir kule gibiydi; yıkılması için tek bir hamle yeterdi...
Tallie Jones başarılı işlere imza atmış güzel ve ünlü bir Hollywood yapımcısıdır. Sağ kolu ve aynı zamanda en yakın arkadaşı olan asistanı Brigitte'in de onun bu başarısındaki payı büyüktür. Genç kadın mesleğindeki önlenemez yükselişin aksine ilişkilerinde aradığı mutluluğu uzun süre bulamaz. Ancak sonunda, kendisi gibi yönetmen olan sevgilisi Hunt'ın onun için doğru insan olduğuna inanır.
Her şeyin yolunda gittiğini düşündüğü sırada, yeni film için yatırımcının hesap denetimi istemesiyle, Tallie'nin hayatında dönüm noktası olacak gelişmeler yaşanır. Genç kadın ortaya çıkan mali sorunun, değer verdiği bu iki insanla bağlantısının olduğunu öğrendiğinde ise yıkıma uğrar ve kendini aklının ucundan bile geçmeyecek olayların içinde bulur.
Romanları 800 milyondan fazla kopya satmış ve en çok satan roman yazarlar listesinde tüm zamanların en iyi sekizinci en fazla satan yazarı olmuştur. Yazdığı romanlardan 22 tanesi televizyon için uyarlanmıştır. İspanyolca, İngilizce ve Fransızca bilmektedir. Amerika Kütüphanecilik Birliğinin yönetim kurulu başkanlığı yapmıştır.1986 yılında Guinness Dünya Rekorlarına kitaplarından en aşağı birinin The New York Times listesinde devamlı olarak 225 hafta kalmasından dolayı adını yazdırmıştır. Steel ayrıca genç okuyucuları için toplamda 10 resimli kitap serisi "Max ve Martha"'yı çocukların gerçek hayatta karşı karşıya kaldığı sorunlarına yardımcı olmak amacıyla yazmıştır. Kariyeri boyunca yılda bir kitap yazan Steel, ortalamalarda iki yılda bir kitap çıkaran yazarlardan bu özelliği ile farklı olmuştur. 1973 yılında kariyerine başlamış, 1977 yılından itibaren ise her yıl aralıksız kitap yayınlayan Steel kariyeri boyunca birçok yıl iki ya da üç kitabını aynı yıllar içinde yayınlamıştır. Kariyerini sürdüren, yazdıklarıyla özellikle kadın okurların beğenisini kazanmış yazar 2011 yılında "İyiki Doğdun" adlı kitabını yayınlamıştır. Steel uzun yıllar boyunca ikamet ettiği San Francisco'dan ayrılmış, şu sıralar Paris de yaşamaktadır.
- Aralık, 2009 California Hall İndüksiyon.
- New York Presbyterian Hastanesi, Psikiyatri Anabilim Dalı ve Columbia Üniversitesi Tıp Fakültesi, Cornell Tıp Fakültesi, Mayıs 2009 tarihinden itibaren "Ruh Sağlığı Üstün Hizmet Ödülü" (ilk kez bir sivil hekime verilmiştir).
- San Francisco, Mayıs, 2003 "Üstün Başarı Ödülü".
- San Francisco Katolik Gençlik Örgütü ve St Mary's Tıp Merkezi, 1999 Kası
- California Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığında "Üstün Başarı Ödülü"
- Amerikan Psikiyatri Derneği "Üstün Hizmet Ödülü"
a Rafflecopter giveaway
Ejderha Camı'ndan alınmıştır. |
Şimdi gelelim benim en iyi kitap kapakları seçimime :)
- Füzyon-Julianna Baggott
Kapağında model kullanılan kapaklar arasında şimdiye dek gördüklerimin içerisinden kendi kafamın içinde canlandırdığıma en çok benzeyen modellerden biri. Kapak çok güzel ve ana karakterimizin buhranlı havasına çok güzel uymuş.
Aslında öyle abartılacak veya ilk 10 listesine alınacak kadar güzel bir kapağı olduğunu söylemem ama bu kitabın en sevdiğim kitaplar arasında ilk üçte olduğunu düşünce ve kitaba dair her şeyi sevdiğimi ekleyince kapağıyla bile aşk yaşıyorum. Yani anlayacağınız sevdiğim kitaplara burada birazcık ayrımcılık yapıyor olabilirim. :) Zaten kitabın kapağı normalde de güzel golem ve cin yazsının kalınlığından gözüken büyük ihtimal New York olan şehrin görüntüsü bence gayet güzel ve kitabın içeriği ile uyumlu olmuş.
- Yanılmak Güzeldir - Wendelin Van Draanen
- Ä°skender - Elif Åžafak
- Duman ve Kemiğin Kızı - Laini Taylor
Kitabı bugün bitirdim ve gerçekten beğendim. Yorumu 1-2 hafta sonra gelebilir. Kitabın kapağı ise bence ilk 10 girecek cinsten. Sadece kızın saçlarının mavi olmasını isterdim.
- Uzun Metrajlı Hüzünler - Danielle Steel
- Çıplaklar-Iva Prochazova
On8'in her kitap kapağına bayılıyorum ama bu kitabın kapağı diğerlerini geride bırakıyor gibi geliyor. Yine çok sevdiğim ve yine önerdiğim kitaplardan iri ve elbette kitabın kapağı müthiş.
Çoğunluk yabancı yazar olunca son sıraya bir de Türk eklemek istedim. Aylardan Aşk'ın kapağı içinizi mutlulukla dolduracak kadar huzurlu bir havasının olduğunu düşünüyorum.
Ben de bu güzel etkinliği devam ettirmesi için Pilli Kütüphane ve Kitap Eylemi'ni etiketliyorum. :)
- Bir Sır Saklı İçimde-Julie Berry
- Aylardan Aşk-Meral Kır
Çoğunluk yabancı yazar olunca son sıraya bir de Türk eklemek istedim. Aylardan Aşk'ın kapağı içinizi mutlulukla dolduracak kadar huzurlu bir havasının olduğunu düşünüyorum.
Ben de bu güzel etkinliği devam ettirmesi için Pilli Kütüphane ve Kitap Eylemi'ni etiketliyorum. :)
Sayfa Sayısı: 280Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: PenaÇevirmen: İmge TanKitap Kokusu Puanı: 3/5
Üniversitenin tek bakiresi olarak mezun olmak istemeyen Bliss hızlıca birini bulup bu işi çözmeye karar verir. Mümkün olduğunca çabuk... Tek gecelik bir ilişki... Bliss o kişiyi bulur ancak gerçekten gülünç bir bahaneyle onu yatakta bırakarak kaçar. Ertesi gün sınıfa giren yeni tiyatro öğretmeni ona çok tanıdık geliyordur. Bliss tam sekiz saat önce onu yatakta bırakmıştır... Yalnız... Çıplak...Sınav stresinden uzaklaşmak ve yüzümü biraz olsun güldürebilmesi için sınavıma 1 hafta kala okumaya başlamıştım. İyi ki okumuşum dediğim nadir çerez kitaplardan biri.
İlk Defa'yı büyük bir hevesle yaptığım ama ne yazık ki kendimden başka hiçbir blogun katılmadığı Yaz Kokulu Kitaplar etkinliği hazırlarken ilk aklıma gelen kitaptı ve halen öyle. Dediğim gibi nisan ayındaki sınavıma girmeden önce az yüzüm gülsün diye okumuştum , o zamanlar yorumunu yapmak ve şimdi olduğum gibi kitabın hiçbir detayını atlamadan anlatmak isterdim ama daha sonra okuduğum güncel kitapları yorumlamak daha mantıklı gelmişti. Neyse ben kitaba geri döneyim. Üniversitenin tek bakiresi... Bliss... Ben bu yabancıların bakire olmama sevdasını anlamış değilim. Bizde bu konular yüz kızartıcı olurken adamlar gitmiş bunu konu alan kitap yazmışlar. Bu yönden düşünürsem kitaba 1 puan basar geçerdim ama bu yönü saymasak ya da arka plana atı3p İngiliz erkeğinin büyüsüne kapılırsak sorun kalmıyor. EVET ! doğru duydunuz İngiliz ! Aslında hayatımda konuşmuş olduğum 4-5 İngiliz olduğunu düşünürsek ve bunlarla karşılaşmam ve konuşmam masa tenisi için kavga ederken olduğunu düşündüğümüzde İngiliz erkeği derken yüzümü buruşturmam gerekiyor ama gerçekçi olalım bu bir kitap karakteri ve ve ve daha önemlisi bir barda kitap okuyor. Kitap okuması her şeyi değiştirir değil mi ? Tamam, artık size hayalimdeki erkeği anlatmayacağım. Bliss , başarısız bir gece geçirir ve yine üniversitenin tek bakiri olarak kalır. Ertesi gün tiyatro öğretmeni , 8 saat önce yatakta bıraktığı yakışıklı Garrick'tir. Olayın bundan sonrası spoilerli devam ediyor ama ben bu kitabı nisan ayında okuduğum için inanın spoilerli bölüm için kitabı tekrar okumam lazım.
Bu tarz kitaplar yani NA türü kitaplardan pek beklentim olmaz dediğim gibi kafa dağıtmak için okunan ve okurken sizi yormayan kitaplardan biriydi. Zaten bu türü biliyorsanız kitabın size ne vadettiğini biliyorsunuzdur. Kitabı ve türü biliyorsanız pişman olmazsınız ama bu türe karşı veya kitaba karşı fazla beklenti içine girmemenizi öneririm. Sonuçta basit kurgu ve olaya dayalı bir kitap var karşımızda ve fazla beklentiye girmek de saçma oluyor.
Öğretmen-öğrenci ilişkileri sevmediğim bir konu olsa da mizah dolu anlatımıyla ve olaylarıyla bana bunu rahatlıkla unutturdu. Ve Bliss... Bliss şu ana kadar okuduğum NA türünde kitaplar içerisinde en sevdiğim karakterlerden biri. Bliss'i Garrick'ten bile daha çok sevdim desem yalan söylemem sanırım.
Kısaca , bu türü seviyorsanız , yüzünü güldürecek bir kitap arıyorsanız ve ortalıkta '' Ben de bir Garrick istiyorum!'' diye dolanmak istiyorsanız İlk Defa doğru bir tercih olabilir.:)
Kitap seri olarak geçiyor ama birbirlerinden bağımsız , diğer kitapta başka bir karakteri ağırlıyoruz. Umarım, o kitapta çevrilir.
Sayfa Sayısı: 540
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Parodi Yayınları
Çevirmen: Handan Sağlanmak
Seri Sıralaması: #2
Kitap Kokusu Puanı: 3/5
''Hayatın anlamını istediğin kadar sorgulayabilirsin, ama şunu bil ki benim anlamım sensin...'' Dürüst, korkusuz ve tutku dolu... Benimle Kal, duygularınızı heyecan dolu bir yolculuğa sürükleyip tahmin bile edemeyeceğiniz bir sona ulaştıracak. (Tracey Garvis-Graves,New York Times Bestseller Yazarı) ''Serinin bu ikinci kitabını okuduktan sonra söyleyebileceğim tek şey şu: Kesinlikle beklediğinize değecek.'' (Amazon) Emma'nın sırlarla dolu acımasız hayatını artık herkes biliyordu. Ancak geçmişine dair öğreneceği daha çok şey vardı. Yıllar önce annesi onu neden bırakıp gitmişti? Babasının öldüğü akşam ne olmuştu? Mutlu olduğunu hatırladığı anılar ona mı aitti, yoksa bunlar sadece bir düşten mi ibaretti? Yaşadığı korkunç gecenin izleri, hayatındaki herkesi etkileyecekti. Emma kâbuslarının içine hapsolmuş bir şekilde iyileşmeye çalışırken yeni sürprizler kapıdaydı. Geçmişin labirentinde umutsuz bir şekilde gerçekleri arayan Emma, aşkın elinden tutup yeni bir hayata adım atabilecek mi? Dünyada oldukça büyük bir etki yaratan Nefes Serisinin ikinci kitabını heyecanla okuyacak ve elinizden bırakamayacaksınız.
Nefes serisinin ikinci kitabı Benimle Kal , okumak istediğim ama merakla beklediğim bir kitap değildi. Biliyorum çok saçma bir durum ama ilk kitabının yorumunu okuyanlar bilir kitabı sevmekle sevmemek arasında kalmıştım ve halen aynı durum içindeyim bir yanım ''İşte bu!'' diye havalara uçarken öteki yanım ''Bu ne ya!'' diyerek yüzünü buruşturuyor. Sanırım kitaba ya da seriye dair düşüncelerimi daha iyi ifade edemezdim. :) Böyle saçma sapan bir duygu karmaşası halinde olduğum için büyük olasılıkla kitabı sevip sevmediğimi anlamayacaksınız ki , bu çok normal ben bile halen anlamış değilim.
Bildiğiniz gibi ilk kitabın sonunda ölesiye nefret ettiğimiz Carol , Emma'yı öldürmeye çalışıyordu ki kızı ölmekten beter etti. İkinci kitap , birinci kitabın sonundan 6 ay sonrasından başlıyor. Emma'nın ilk kitap boyunca dayak yediğini herkesten saklamaya çalışıyordu ama ilk kitabının sonundaki olaydan sonra artık tüm okul neler yaşadığını biliyor. Emma, artık tam olarak 'görünmezlikten' çıkmış ve uzun süre insanların dedikodu veya acıma dolu hallerine maruz kalacaktır/dı. Ve Evan. Evan, bence her kıza lazım :) Evan'ı gördükten sonra ne motosikletli ve dövmeli çocuk isterseniz ne her önüne gelene kasları göstermek için kavga eden kötü çocuk havalarına girmiş , sevdiği kızı bir eşya gibi sahiplenen egosu tavan yapmış erkek istersiniz. Unutun bunları ! Ve Evan'ı sarılın. Evan karakteri ilk kitapta biraz çocukça kaçıyordu ama bu kitapta tam kişiliği oturmuş ve Emma'ya her geçen gün daha fazla aşık olan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Emma artık Carol'un ona verdiği fiziksel acılardan kurtulmuştur , peki psikolojik olanlardan ? Emma'yı artık her gece korku dolu rüyalar bekliyordur ve bazen gün içinde geçirdiği krizler vardır.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor!
Emma annesinin yanına taşınıyor ama ciddi alkol sorunları olan Rachel , gerçekten iyi bir anne modeli değil hatta daha ileriye giderek görüp göreceğiniz en gereksiz , en bencil anne. Yani Rachel'a anne demekten utanırsınız o derece. O yüzden yazıda Emma'nın annesi yerine Rachel yani adını kullanacağım. Emma , Rachel'ın yanına taşınıyor ve az da olsa mutlu olacağını düşünüyor ama maalesef her şey de olduğu gibi bunda da Emma'nın yüzü gülmüyor. Rachel her gün ve birbirinden beter ve farklı erkekler getiriyor ve bunları Emma'nın görmediğini düşünüyor ama tabii ki görüyor. Ama bir gün öyle biri geliyor ki... Jonathan, tüm kitabı batıran ve sonunun bu kadar beter bitmesini sağlayan , aynı Rachel gibi sadece kendisini düşünen en nefret ettiğim karakterler arasında en iddialı olabilecek potansiyele sahip iğrenç ötesi bir karakter. Karakter kaslı maslı , yakışıklı falan diye sevecek değilim. Tam tersi yakışıklı olduğu ve Emma'yı neredeyse ayartacağı için yakışıklı olmasından bile nefret ediyorum. Allah aşkına , siz hangi karakterin yakışıklı olmasından nefret edersiniz ? Ben ediyorum hatta her hücrelerimle... Jonathan , Rachel'ın ev getirdiği erkekler biri ama diğerlerine göre daha farklı bir yeri oluyor ve Rachel için uzun sayılabilecek bir süre beraber takılıyor hatta bir süre Rachel aşık falan olduğunu düşünüyor ama kim inanır. Jonathan da tıpkı Emma gibi kabuslar görüyor ve onların evinde kaldığı zamanlar gece uyumadıkları için Emma sürekli evin içinde karşılaşıyorlar. Bu durum için sizce Evan ne düşünür ? Tabii Evan'ın öyle aşırıya kaçan bir kıskançlığı yok ama kitabın sonunda aslında ne kadar dolu olduğunu ve bir anda patladığı zaman ne kadar korkutucu olduğunu görebiliyoruz. Ee haklı ama.
Jonathan ve Emma , bir süre arkadaş kalıyor ama Jonathan bir süre sonra bir şeyler hissettiğini düşünüyor ve daha fazla yakınlaşmak istiyor. Bu bir zaman sonra küçük bir bir öpüşme oluyor ve daha sonra tekrar yelteniyor. İşte o zaman işler karışıyor. Öptüğü kişinin eski sevgilisinin kızı olduğu umursamadan öpmek kadar veya bir şeyler hissetmek kadar iğrenç bir şey var mı ? Ya tamam yaşlarınız annesine bir hayli yakın ama burası olmamış yani. Jonathan başka bir yerden olaylara dahil olsaydı eğer bu kadar tepki vermezdim ama annesinin eski sevgilisi olmamış. Siz söyleyin arkadaşlar olmuş mu ? Emma artık hislerini karıştırmış ve aklına şu soru geliyor: Aşk onu gördüğünde kalbin durması mı yoksa onu gördüğünde kalbin çok hızlı atması mı ?. Sizce ? Yazar burada biraz aşk üçgeni yapmaya çalışmış ama boşuna. Biz okuyucular Evan ve sevgisini her zaman kazanacağını biliyoruz değil mi ? Ama... Bu amalardan bıktım ama ! Kitabın sonunda işler biraz karışıyor ve Emma kendine göre doğru yaptığını sanarak Evan'ı terk ediyor! Çok saçma. Tamam , Evan senin yüzünden zara görebilir ama kaçmak da neyin nesi ? Bir de bu olanların direk sorumlusu Jonathan ve dolaylı yoldan Rachel olunca daha bir sinir oluyorum. Aklıma geldikçe dişlerimi sıkıyorum. Ben yazarın aşk üçgeni yapması ya da yapmaya çalışmasını saçma buldum. Sonuçta birbirlerine nasıl hissettiklerini daha ilk kitaptan anladık. Aşk üçgeni oluşturulmaya çalışarak ne yapılmaya çalışıldığını anlamış değilim. Bunun haricinde Emma'nın, babası ve Rachel'ın gerçeklerini öğrenmek beni şaşırttı ve tam yerinde olmuş. Sırf bu yüzden seriye devam edeceğim.
Genel olarak üç kitaplık serilerde ikinci kitapta pek bir şey olmaz ama bu kitap ara kitaptan daha çok olay gelişti. Bu açıdan bakarsak gayet başarılı ama seri olarak bakılmazsa çok uzatılan yerler de olmadı değil. Mesela, özür dilerek söylüyorum , Evan ve Emma'nın şu sevişme muhabbetlerinden gına geldi. Yok efendim plan yapacaklarmış , yok doğaçlama seviyorlamış... Oraları okumak ızdıraptan beterdi. Sonunda yaptılardı ben de kurtuldum onlar da.
Son olarak , ilk kitabını beğenmiş ve bu kitabı büyük merakla bekliyorsanız yine seversiniz ama ben gibi kararsız kaldıysanız pek beklentiniz olmasın. Sonuç olarak olay güzel olsa bile karakterlerin yaşları yaptıklarıyla çok belli oluyor. Yani daha olgun karakterler beklerdim. Sadece Emma ve Evan'ın olgun olması yetmiyor. Psikolojik tarafa daha fazla yoğunlaşılsaydı keşke.
Unutmadan, bu Drew kimdi ya? İlk kitabı biraz unutmuşum sanırım.:)
Alıntılar
Emma artık Carol'un ona verdiği fiziksel acılardan kurtulmuştur , peki psikolojik olanlardan ? Emma'yı artık her gece korku dolu rüyalar bekliyordur ve bazen gün içinde geçirdiği krizler vardır.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor!
Emma annesinin yanına taşınıyor ama ciddi alkol sorunları olan Rachel , gerçekten iyi bir anne modeli değil hatta daha ileriye giderek görüp göreceğiniz en gereksiz , en bencil anne. Yani Rachel'a anne demekten utanırsınız o derece. O yüzden yazıda Emma'nın annesi yerine Rachel yani adını kullanacağım. Emma , Rachel'ın yanına taşınıyor ve az da olsa mutlu olacağını düşünüyor ama maalesef her şey de olduğu gibi bunda da Emma'nın yüzü gülmüyor. Rachel her gün ve birbirinden beter ve farklı erkekler getiriyor ve bunları Emma'nın görmediğini düşünüyor ama tabii ki görüyor. Ama bir gün öyle biri geliyor ki... Jonathan, tüm kitabı batıran ve sonunun bu kadar beter bitmesini sağlayan , aynı Rachel gibi sadece kendisini düşünen en nefret ettiğim karakterler arasında en iddialı olabilecek potansiyele sahip iğrenç ötesi bir karakter. Karakter kaslı maslı , yakışıklı falan diye sevecek değilim. Tam tersi yakışıklı olduğu ve Emma'yı neredeyse ayartacağı için yakışıklı olmasından bile nefret ediyorum. Allah aşkına , siz hangi karakterin yakışıklı olmasından nefret edersiniz ? Ben ediyorum hatta her hücrelerimle... Jonathan , Rachel'ın ev getirdiği erkekler biri ama diğerlerine göre daha farklı bir yeri oluyor ve Rachel için uzun sayılabilecek bir süre beraber takılıyor hatta bir süre Rachel aşık falan olduğunu düşünüyor ama kim inanır. Jonathan da tıpkı Emma gibi kabuslar görüyor ve onların evinde kaldığı zamanlar gece uyumadıkları için Emma sürekli evin içinde karşılaşıyorlar. Bu durum için sizce Evan ne düşünür ? Tabii Evan'ın öyle aşırıya kaçan bir kıskançlığı yok ama kitabın sonunda aslında ne kadar dolu olduğunu ve bir anda patladığı zaman ne kadar korkutucu olduğunu görebiliyoruz. Ee haklı ama.
Jonathan ve Emma , bir süre arkadaş kalıyor ama Jonathan bir süre sonra bir şeyler hissettiğini düşünüyor ve daha fazla yakınlaşmak istiyor. Bu bir zaman sonra küçük bir bir öpüşme oluyor ve daha sonra tekrar yelteniyor. İşte o zaman işler karışıyor. Öptüğü kişinin eski sevgilisinin kızı olduğu umursamadan öpmek kadar veya bir şeyler hissetmek kadar iğrenç bir şey var mı ? Ya tamam yaşlarınız annesine bir hayli yakın ama burası olmamış yani. Jonathan başka bir yerden olaylara dahil olsaydı eğer bu kadar tepki vermezdim ama annesinin eski sevgilisi olmamış. Siz söyleyin arkadaşlar olmuş mu ? Emma artık hislerini karıştırmış ve aklına şu soru geliyor: Aşk onu gördüğünde kalbin durması mı yoksa onu gördüğünde kalbin çok hızlı atması mı ?. Sizce ? Yazar burada biraz aşk üçgeni yapmaya çalışmış ama boşuna. Biz okuyucular Evan ve sevgisini her zaman kazanacağını biliyoruz değil mi ? Ama... Bu amalardan bıktım ama ! Kitabın sonunda işler biraz karışıyor ve Emma kendine göre doğru yaptığını sanarak Evan'ı terk ediyor! Çok saçma. Tamam , Evan senin yüzünden zara görebilir ama kaçmak da neyin nesi ? Bir de bu olanların direk sorumlusu Jonathan ve dolaylı yoldan Rachel olunca daha bir sinir oluyorum. Aklıma geldikçe dişlerimi sıkıyorum. Ben yazarın aşk üçgeni yapması ya da yapmaya çalışmasını saçma buldum. Sonuçta birbirlerine nasıl hissettiklerini daha ilk kitaptan anladık. Aşk üçgeni oluşturulmaya çalışarak ne yapılmaya çalışıldığını anlamış değilim. Bunun haricinde Emma'nın, babası ve Rachel'ın gerçeklerini öğrenmek beni şaşırttı ve tam yerinde olmuş. Sırf bu yüzden seriye devam edeceğim.
Genel olarak üç kitaplık serilerde ikinci kitapta pek bir şey olmaz ama bu kitap ara kitaptan daha çok olay gelişti. Bu açıdan bakarsak gayet başarılı ama seri olarak bakılmazsa çok uzatılan yerler de olmadı değil. Mesela, özür dilerek söylüyorum , Evan ve Emma'nın şu sevişme muhabbetlerinden gına geldi. Yok efendim plan yapacaklarmış , yok doğaçlama seviyorlamış... Oraları okumak ızdıraptan beterdi. Sonunda yaptılardı ben de kurtuldum onlar da.
Son olarak , ilk kitabını beğenmiş ve bu kitabı büyük merakla bekliyorsanız yine seversiniz ama ben gibi kararsız kaldıysanız pek beklentiniz olmasın. Sonuç olarak olay güzel olsa bile karakterlerin yaşları yaptıklarıyla çok belli oluyor. Yani daha olgun karakterler beklerdim. Sadece Emma ve Evan'ın olgun olması yetmiyor. Psikolojik tarafa daha fazla yoğunlaşılsaydı keşke.
Unutmadan, bu Drew kimdi ya? İlk kitabı biraz unutmuşum sanırım.:)
Alıntılar
- Akıp gide suyun ruhumdaki kederi de alıp götürmesini dilerdim.
- Hayatta en sevdiğim insan elimden alındığında mantığın hiçbir önemi kalmıyordu.
- Ama ben her bir kuruşumu babamın geri gelmesi için harcardım.
- Başımıza gelenlerin mantıklı bir sebep var mı , yoksa bunlar sadece şans eseri mi?
- Gökyüzüne bakıp önümde parlayan evreni görünce sanki her şey mümkünmüş gibi geliyor.
Önerdiğim ve sevdiğim kitapları tek bir yazıda toplamak istiyordum ama bir türlü elim gitmiyordu.
Şu sıralar pek kitap okumadığım için etkinlik ve taglara yönelmişken Kristal Kitap'ın hazırladığı 'Son Zamanlarda Herkese Önerdiğiniz Kitaplar' etkinliğine katılmamak olmazdı.
Aslında herkese her kitabı önermem bu yüzden herkese değil de kitaba gerçek değeri verenlere önerilerimi sunmak istiyorum.
Yürüyen Kentler
Bu kitabı ne kadar çok sevdiğimi önce turdakiler sonra yorumumu okuyanlar anlayabilir. Bu kitapla uzun süre ciddi anlamda aşk yaşadım ama hala diğer kitapları alamadım. 4 kitaplık serinin sadece ilk kitabını okumuş olsam da gönül rahatlığıyla sadece ilk kitabı değil tüm seriyi önerebileceğim ve okuyun diye bunaltacağım tek kitap olur kendisi :)
Golem ve Cin
Cin geçmesinden dolayı ilk başlarda biraz çekincelerim olsa bile , bu çekincelerimi silip süpüren bir kitapla karşılaştım. Kesinlikle mükemmel bir kitaptı ve yorumumda da dediğim gibi her kelime büyük bir ustalıkla ve her şey düşünülerek yazılmış bir eserdi. Bir kitaba kolay kolay eser deme ama bu kitap eser denmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Yolun Sonundaki Okyanus
Yorumu yapmıştım ama acemilik yorumlarımdan biri olduğu için bağlantı verip vermeme konusunda kararsız kaldım çünkü o yorumum kesinlikle o kitabı anlatmaya yetmiyor , ben sizi Zimlicious'un yorumuna yönlendiriyorum. Benim o zamanlar yazmaya yetmeyen kalemimle açıklayamadığım duygularımı çok güzel bir şekilde açıkladığını düşünüyorum. Neil Gaiman'ın okuduğum ilk kitabı ve diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
Ağaçtaki
On8'in en sevdiğim kitapları arasında başı çeken ve uzun süre en sevdiğim ve etkilendiğim kitapların arasında kalacağına kesin gözüyle baktığım Ağaçtaki , hem düşündüğümüz , hem sorguladığımız , hem hayret ettiğimiz bir kitap.
Çıplaklar
Durgun bir kitap olmasına rağmen doğru ve etkileyici mesajlarla önerdiğim kitaplar arasına sağlam bir giriş yapmıştı ve halen ilk okuduğum zaman kadar etkisindeyim. Ne dediğimi anlamadıysanız yorumumun en altındaki alıntılara kısa bir göz gezdirmeniz ne demek istediğimi açıklayacaktır.
Ölüm Oyunu
Bu kitabın neden değer gördüğü başarıya ulaşmadığına düşünen ve pek sevilmediğine yazardan bile daha fazla üzüldüğümü düşünüyorum. Bence sadece ölüm oyunundan ziyada daha farklı mesajlar içerene bir kitaptı.
Aşkın Gölgesi
Gülşah Elikbank ile tanıştığım ve söyleşi yapma gururuna sahip olmamı sağlayan bu kitabın gönlümde yeri çok başka. Yine hak ettiği ilgiyi göremediğini düşündüğüm kitaplar arasında. Yazarın diğer kitaplarını gözü kapalı alırım.
Zamanım kısıtlı olduğu için yazımı burada sonlandırıyorum ama en yakın zamanda daha detaylı önerdiğim kitapları içeren bir yazıyı sizinle paylaşacağım. :) Siz de blogunuzda paylaşırsanız Kristal'e haber vermeyi unutmayın ! Blogunuz yok ise yorum olarak önerilerinizi iletmeyi unutmayın :)