Orjinal Adı: Sweet Evil
Yazar: Wendy Higgins
Çevirmen: Demet Orhan
Yayınevi: GO!
Goodreads Puanı: 4,16 (+45,163 oylama)
Kitap Kokusu Puanı: 3,5/5
Melek-şeytan içeren kitaplar aslında eskiden pek ilgi alanıma girmiyordu. Ama şimdi baktığımda çok kısa bir süre içerisinde bu türde de hatırı sayılır sayıda kitap okumuş gibiyim. Tatlı Şeytan'da bu türde okuduklarımın en son örneği. Yayın hayatında yeni ve başarılı olan GO! Kitap etiketi ile karşımıza çıktı. Adını yayın hakkı alındığında ve daha öncesinden duymuştum ama o zamanlar melekler ve şeytanlar ilgi alanıma girmediğinden pek de heyecanla bekledim diyemem. Ama kitap raflarda yerini aldığında bende bu türü sevenler arasında yerimi çoktan almıştım. Hal böyle olunca Bursa Kitap Fuarı'nda kaptım kitabı. Ben Tatlı Şeytan'ı daha yeni almış ve henüz okuma fırsatım olmamışken bu sefer ikinci kitap Tatlı Tehlike raflardaki yerini aldı. Aslında bu yorumu Tatlı Tehlike'yi okumadan yazmak istedim hatta Tatlı Şeytan biter bitmez Tatlı Tehlike'ye başlamayacaktım ama bizim İyi Kız Anna ve Kötü Çocuk Kaidan'ı merak etmeden duramadım.
Anna Whitt, on altı yaşında bir lise öğrencisi. Sıradan bir hayatı yok. Notları iyi, sosyal hayatı yok hatta tek yakın arkadaş Jay. Yani Anna sınıfta arka sıralarda kendi başına takılan sıkça karşılaştığımız bir karakter. Ama onu diğer insanlardan ayıran bambaşka bir özelliği var. İnsanların auralarını görebiliyor hatta hissedebiliyor. Anna da kendisinde bir farklılık olduğunun farkında ama bunu insanlara nasıl açıklayacağını bilmiyor haliyle. En yakın arkadaşı Jay'in en sevdiği grubun konserine gidip, içinde bilmediği arzuların uyanmasına sebep olan grubun bateristi Kaidan Rowe ile tanışana kadar kendisinin aslında nefil olduğunu bilmemektedir. Nefil olan Anna'nın babası hapiste ve annesi de Anna'nın doğumunda ölmüştür. Bir rahibe tarafından Patti adındaki birine verilen Anna 16 yıl boyunca tüm melek-şeytan-nefil savaşından ve çekişmesinden habersizdir.
7 ölümcül günah ve bu günahların birinden sorumlu olan 7 dük vardır. Ve her nefil hayatları boyunca soyundan geldikleri düklere hesap vermek zorundadır. Anna'ın babası Belial'de madde bağımlığının başındaki kişidir. Ve Anna'nın içki, uyuşturucu gibi bağımlılık yapan her şeye karşı konulamaz bir çekimi vardır. Daha önce melekli kitap okudum ama şeytanı konu alıp da aynı zamanda kötü tarafı anlatan bir kitap okumadım. Bu yüzden Tatlı Şeytan bu bakımdan bana farklı geldi ve kötü taraftan okumak bir bakıma daha iyi oluyormuş onu anladım :)
Şimdi Anna'yı bir kenara bırakıp Kaidan ya da Şehvetli Şehvetoğlu'na (ah buna ne gülmüştüm) dönmek istiyorum. Bu Şehvetli Şehvetoğlu aslında ikinci kitapta yer alıyor ama burada söylemesem çatlardım. Kaidan'da tıpkı Anna gibi bir nefil ve onun babası da şehvet dükü. Bundan sonrasını size bırakıyorum... Şehvet dükünün oğlu dediğimize göre Kaidan Rowe'u hayal ederken tüm hayal gücünüzü kullanın. Kaidan havalı. Çok havalı. Ultra havalı. Hadi şehvet dükü oğlu olmasa bile o bir BATERİST daha ne diyeyim arkadaş!
Ama... Kaidan ilk kitaba göre benim hayalimdeki kişi değil bunu da eklemek de fayda var.
Aslında daha kitabın konusundan bahsetmem gerekiyor ama hem serinin ilk kitabı hem de olaylara giriş kitabı olduğundan pek fazla aksiyon ve dolu dolu olaylı bir kitap diyemem. Ama bir şu var serinin ilk kitabı diye bu durumu görmezden gelebilirim ama ne yazık ki ikinci kitabı da okuyan biri olarak ikinci kitapta da okuyucuyu tatmin edecek kadar olay olmuyor :( Bu da ister istemez kitaptan puan kırmama neden oluyor. 'Ee olay yoksa bu kitap nasıl 536 sayfa ve sıkılmadan nasıl okuyabildin?' diye belki soruyorsunuz hemen cevaplayayım. :D Şimdi kitabı okutturan öncelikle yazarın akıcı dili yani ben 536 sayfa boyunca çok az olay olmasına rağmen kitabı okurken sıkıldım demedim.
Bir de okuyanlara bir şey danışmak istiyorum ^_^ Spoiler gelebilir dikkat!
Şimdi Kaidan ve Anna ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmek için neden uçak kullanmadılar? Hani güvenli değil desem de olmayacak çünkü yeri geldiğinde çokça kez de kullandılar. Kafamda soru işareti olarak kaldı bu mesele.
Kapağa baktığımızda orjinal kapak kullanıldığını görüyoruz iyi ki öyle olmuş ama ben kapakta yer alan karakterleri ne güzel ne de yakışıklı buldum. Benim kafamda canlandırdığım ile kapakta yer alan çooook farklıydı. Bu pek sorun teşkil etmiyor gerçi. Ha bir de unutmadan mıknatıslı kapak <3 Kısaca serinin ilk kitabına göre olaylar biraz sönük kalmasına rağmen akıcı ve eğlenceli diliyle kendini okutturmayı başaran bir kitap.
Çok yakında Tatlı Tehlike yorumu ile görüşmek üzere!
Yazar: Wendy Higgins
Çevirmen: Demet Orhan
Yayınevi: GO!
Goodreads Puanı: 4,16 (+45,163 oylama)
Kitap Kokusu Puanı: 3,5/5
On altı yaşındaki, lise öğrencisi Anna Whitt yaşıtlarından biraz farklı bir genç kızdır. Anna, renkler vasıtasıyla insanların duygularını görür, hatta isterse hisseder. Kilometrelerce ötedeki sesleri duyar, kokuları alır. Anna, farklı olduğunu bilir ama "ne" olduğuna dair en ufak bir fikri yoktur. Ta ki gizemli yakışıklı Kaidan Rowe ile tanışana dek. Kaidan, onun da kendisi gibi, iblis soyundan gelen bir Nefil olduğunu açıklayınca Anna'nın önünde karanlık bir dünyanın kapıları aralanır. Kaidan'ın büyüsüne kapılıp bu dünyaya adımını attığında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hayatı boyunca "iyi bir kız" olan Anna, ya diğer Nefiller gibi iblislere boyun eğip kötülüğe hizmet edecek ya da kaderini baştan yazacaktır...
Anna Whitt, on altı yaşında bir lise öğrencisi. Sıradan bir hayatı yok. Notları iyi, sosyal hayatı yok hatta tek yakın arkadaş Jay. Yani Anna sınıfta arka sıralarda kendi başına takılan sıkça karşılaştığımız bir karakter. Ama onu diğer insanlardan ayıran bambaşka bir özelliği var. İnsanların auralarını görebiliyor hatta hissedebiliyor. Anna da kendisinde bir farklılık olduğunun farkında ama bunu insanlara nasıl açıklayacağını bilmiyor haliyle. En yakın arkadaşı Jay'in en sevdiği grubun konserine gidip, içinde bilmediği arzuların uyanmasına sebep olan grubun bateristi Kaidan Rowe ile tanışana kadar kendisinin aslında nefil olduğunu bilmemektedir. Nefil olan Anna'nın babası hapiste ve annesi de Anna'nın doğumunda ölmüştür. Bir rahibe tarafından Patti adındaki birine verilen Anna 16 yıl boyunca tüm melek-şeytan-nefil savaşından ve çekişmesinden habersizdir.
7 ölümcül günah ve bu günahların birinden sorumlu olan 7 dük vardır. Ve her nefil hayatları boyunca soyundan geldikleri düklere hesap vermek zorundadır. Anna'ın babası Belial'de madde bağımlığının başındaki kişidir. Ve Anna'nın içki, uyuşturucu gibi bağımlılık yapan her şeye karşı konulamaz bir çekimi vardır. Daha önce melekli kitap okudum ama şeytanı konu alıp da aynı zamanda kötü tarafı anlatan bir kitap okumadım. Bu yüzden Tatlı Şeytan bu bakımdan bana farklı geldi ve kötü taraftan okumak bir bakıma daha iyi oluyormuş onu anladım :)
Şimdi Anna'yı bir kenara bırakıp Kaidan ya da Şehvetli Şehvetoğlu'na (ah buna ne gülmüştüm) dönmek istiyorum. Bu Şehvetli Şehvetoğlu aslında ikinci kitapta yer alıyor ama burada söylemesem çatlardım. Kaidan'da tıpkı Anna gibi bir nefil ve onun babası da şehvet dükü. Bundan sonrasını size bırakıyorum... Şehvet dükünün oğlu dediğimize göre Kaidan Rowe'u hayal ederken tüm hayal gücünüzü kullanın. Kaidan havalı. Çok havalı. Ultra havalı. Hadi şehvet dükü oğlu olmasa bile o bir BATERİST daha ne diyeyim arkadaş!
Ama... Kaidan ilk kitaba göre benim hayalimdeki kişi değil bunu da eklemek de fayda var.
Aslında daha kitabın konusundan bahsetmem gerekiyor ama hem serinin ilk kitabı hem de olaylara giriş kitabı olduğundan pek fazla aksiyon ve dolu dolu olaylı bir kitap diyemem. Ama bir şu var serinin ilk kitabı diye bu durumu görmezden gelebilirim ama ne yazık ki ikinci kitabı da okuyan biri olarak ikinci kitapta da okuyucuyu tatmin edecek kadar olay olmuyor :( Bu da ister istemez kitaptan puan kırmama neden oluyor. 'Ee olay yoksa bu kitap nasıl 536 sayfa ve sıkılmadan nasıl okuyabildin?' diye belki soruyorsunuz hemen cevaplayayım. :D Şimdi kitabı okutturan öncelikle yazarın akıcı dili yani ben 536 sayfa boyunca çok az olay olmasına rağmen kitabı okurken sıkıldım demedim.
Bir de okuyanlara bir şey danışmak istiyorum ^_^ Spoiler gelebilir dikkat!
Şimdi Kaidan ve Anna ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmek için neden uçak kullanmadılar? Hani güvenli değil desem de olmayacak çünkü yeri geldiğinde çokça kez de kullandılar. Kafamda soru işareti olarak kaldı bu mesele.
Kapağa baktığımızda orjinal kapak kullanıldığını görüyoruz iyi ki öyle olmuş ama ben kapakta yer alan karakterleri ne güzel ne de yakışıklı buldum. Benim kafamda canlandırdığım ile kapakta yer alan çooook farklıydı. Bu pek sorun teşkil etmiyor gerçi. Ha bir de unutmadan mıknatıslı kapak <3 Kısaca serinin ilk kitabına göre olaylar biraz sönük kalmasına rağmen akıcı ve eğlenceli diliyle kendini okutturmayı başaran bir kitap.
Çok yakında Tatlı Tehlike yorumu ile görüşmek üzere!