Baskı Yılı: 2015
Kitap Kokusu Puanı: 4/5
Kırmızı Başlıklı Kız, Koca Kötü Kurt’a âşık olursa…Karissa, annesinin aşırı korumacı davranışlarından ve sürekli yer değiştirmesine dayanamayarak kendini üniversiteye atar. Maddi durumu iyi olmayan ve burslu okumaktan başka bir çaresi olmayan Karissa arkadaşının kolay olduğu için ısrarla felsefe dersini almak istemesiyle kendini felsefe sınavında bulması bir olur. İşte canavarla tanışması da böylece başlamış olur. Felsefe sınavı çıkışında telefonu sıranın altında kalan Karissa, geri almak için gittiğinde felsefe profesörü Santino ya da onların deyişiyle şeytanı bir adamla konuşuyor görünce telefonunu almak için içeri girmek yerine kapı önünde beklemeye başlar. Gizemli adamı merak eden Karissa aynı zamanda konuşmalarını bölerek Şeytan'ı kızdırmak istemiyordur. Konuşma bittiğinde ve Karissa dinlediğini belli etmemek için kapıdan uzaklaşsa da Santino'nun yanındaki adam kapıdan çıktığında ve elinde pembe kılıfıyla Karissa'nın telefonunu tuttuğunda ise hikaye başlamış olur. Ve yine aynı gün kader gizemli adam Ignazio Vitale ile Karissa'yı karşılaştırır. Seksenler temalı bir partiye yeryüzündeki en kötü kıyafetiyle katılan Karissa içkisine atılan bir hap ile kendini baygın ve Vitale kokulu bir yatakta bulur.
Ignazio Vitale iyi bir adam değildi.
Onu ilk gördüğümde tehlikeyi sezmiştim. Karanlık ve öldürücü… Büyüleyici ve ürkütücü... İstediğim her şey ve ihtiyacım olan son şey... Saplantı.
Beni ağına düşürmesi, yatağa atması ve hayatına dahil etmesi çok uzun sürmedi. Onun sırları vardı, hayal bile edemeyeceğim sırlar… Gözlerindeki karanlık, ürkütücü ve heyecan vericiydi. O, yakışıklı prens maskesi ardına gizlenmiş bir canavardı ve maskesini çıkardığında her şey değişmişti.
Ondan nefret etmek istiyordum. Bazen ediyordum da... Ama bu onu sevmeme engel olmuyordu.
''Senin anne ve baban var mı?''
'' Kendi kendimi yaratmadım herhalde.''
Bundan sonrası spoiler içerecek büyük ihtimal şimididen söylemek gerek. Şimdi yanlış anlaşılmasın hapı verip Karissa'yı bayıltıp onu eve atmaya çalışan Vitale değil. Vitale böyle biri bile değil. Şimdi ölüp bittiğiniz Grey'i ya da o çok sevdiğiniz erkek kitap karakterini bir kenara koyun hatta hiç kenara koymakla uğraşmayın direk kafanızdan silin ve çöpe atın sonra da tüm benliğinizi Ignazio Vitale'ye verin. Canavara, koca kurta... Vitale baştan sona özgün bir karakter. Çoğu kitapta okuduğumuz ve artık yeter deme noktasına gelen o aşık olunca yumuşayan bir erkek karakter değil ve bu gidişle seri boyunca da olamaz. O sevince kendi gibi seven biri. Zaman zaman canavarca olsa da... Yazımın başından beri Vitale dedim ama şimdi kendimde ona Naz deme hakkını görüyorum. :) Naz ve Karissa arasında 20 yaş fark var. Evet, kabul ediyorum ilk başta 20 farkı okuyunca yok artık dedik. Ve bu tür yaş farkını çevremizde görünce de biraz yadırgıyorum ama Gözlerindeki Canavar'da bu durumu daha kitabı okumadan önce biliyordum ve daha okumadan rahatsız olmuştum. Ama bu yaş farkının kurguyla ilgili mantıklı bir açıklaması var. Ve ben okurken zaten mantıklı bir açıklaması olduğunu olayın ilerleyişine göre tahmin etmiştim. Bu nokta yorumunu okuduğum bazı kişileri rahatsız etmiş ama beni az önce de dediğim gibi rahatsız etmedi.
Belki de masal yanlıştır.
Belki de Külkedisi sonsuza dek mutlu yaşamamıştır.
Belki de gece yarısı olduğunda oradan kaçmak istemiştir.
Belki de prensi buna izin vermemiştir.
Benimki vermedi.
Vitale
Kitabı daha okumadan önce gerek sosyal medyalarda gerek Goodreads'te gerekse kitap bloglarında ya çok sevildi ya da yerden yere vuruldu. Sevenlerin nedeni zaten belli ama sevmeyenlerin nedenlerinden biri de kitabın içinde geçtiğini düşündükleri tecavüz olayıydı. Ben de ister istemez kitaba açıkça belli olan bir önyargı ile başladım. Sayfalar ilerledikçe fikrim değişti mi evet kesinlikle değişti. Tecavüz olayı biraz karışık bir durum. Evet bir zorlama var ama Naz Karissa'yı zorluyor ve Karissa bundan zevk alıyor ve aynı zamanda Naz da. Bu yüzden burası bir bakış açısı bu yüzden bu olayı da pek de abartmaya gerek yok gibi. ''Birini sevdiğin zaman onun için en iyi olanı istersin... Ama ona aşıksan, onu kendin için istersin. Ve bu ikisi her zaman aynı şey değil. Sırf seni istiyor olmam senin için en iyisi olduğum anlamına gelmez... ''
Okuduğum ve yorumladığım kitaplara bakınıldığında bu türde çok fazla kitap okumadığımı anlamışsınızdır. Zaten okuduklarımı da ya bir ya da iki puan vermişimdir. Yani Gözlerindeki Canavar benim kendi küçük kitap diyarımda epey başarılı durumda. Normalde erotik romanlarda malum sayfalar çıktığında ortada hiçbir şey kalmaz bu da benim bu türü sevmemin en önde gelen sebeplerinden biri ama bu kitapta tamam yine ayrıntılı olarak anlatılmış ama o sayfalar çıkarıldığında kitap hiçbir şey kaybetmiyor. Gözlerindeki Canavar'a bu noktada bana göre erotik roman diye adlandırmak biraz garip oluyor.''Seni kendime saklamaktan başak bir şey istemiyorum.''
Bu arada kitabın türü içerisinde dark geçiyor. Yani bazı okurların oldukça rahatsız olacağı tecavüz, taciz, cinayet gibi ögeler bulundurabilir. Dikkat, kitabın içinde var demiyorum sadece kitabın türünde dark ifadesi var ise bu tür olayalar yaşanabilir diyorum. Lütfen kitabın türünü bile bile böyle olmasaydı keşke tarzında cümleler kurmayalım. Komik oluyor.
“… Adı Ignazio Vitale idi. Ve aklımı başımdan alan, beni elde eden ve eriten kişi Naz’dı. Gerçek Ignazio’yu tanımam uzun sürmemişti ve Vitale ile karşılaştığımda ise kaçıp gitmek için artık çok geçti.
Sanki daha önce kaçabilecekmişim gibi…”
Kitabın türünden bahsettiğimiz göre birazda yazarın kalemini ve biz okuyuculara olayları anlatış tarzından bahsetmek istiyorum. J. M. Darhower gerçekten başarılı bir kurgu oluşturmuş. Açıkçası ben bu kadar beklemiyordum. Son sayfalara doğru az buçuk tahmin edebildim ve bir kısmı doğru da çıktı ama yine de heyecanlı heyecanlı tırnaklarımı yiye yiye okumaya devam ettim. Sonu ise bana çabuk ikinci kitabı getirin! dedirtecek cinsten ve sanırım emin değilim ama ikinci kitap Naz'ın ağzından anlatılıyor. Kurguya tekrar dönersek :) Olayların işleyişinde yazar sizi ilk önce o yıkıcı darbeye hazırlıyor ve sonra da sizi darmaduman ediyor. Naz arkasında saklanan canavarın ortaya çıkmasıyla işlerin boyutu değişirken aynı zamanda yazar bize kitabın sonu ile ilgili de ufaktan ufaktan bilgi de çıtlatmaya başlıyor. Olayları bir yere kadar tahmin edebilirsiniz ama yine de kitabın sonunda küçük çaplı bir şok geçirmeniz muhtemel en azından ben öyle oldum. Olmasaydı dediğim yer var mı evet var ama bu durum kitabı sevmeme engel olamadı ama ne oldu beş yıldız yerine dört yıldıza layık olabildi.
'' Aşkın zıttı nefret değildir, Karissa. Umarsızlıktır. Sen tutkulu birisin.Aşk ve nefret... Birbirlerinden çok uzak değiller. İkisi de tutku ister, teninin altına işleyerek seni tüketecek birini ister.''
Kitabı öneriyor muyum diye sorarsanız evet öneriyorum ama türünden dolayı karşınıza nasıl bir kitap çıkacağı bilincinde olunması gerekiyor diye düşünüyorum ki sonradan kendi kendimizi gülünç bir duruma düşürmeyelim. Kitaptan bir sürü de alıntı çıkardım ama bazıları neredeyse tüm sayfa için bu yüzden gerçekten buraya geçirmeye üşeniyorum. :) Santino'nun dersleri en sevdiğim kısımlardan sadece biri. En sevdiğim ise tabii ki idam ve cinayet arasında yapılan konuşma. Kitabı çevirisini Arzu Altınanıt yapmış ve yazarın dili çok güzel bir şekilde aktarılmış.İkinci kitabın çabucak çıkması dileklerimle!