Seçim, America'nın hayatını tamamıyla değiştirmişti.

Illéa'nın prensesi olmak için yarışmaya katıldığından beri, ilk aşkı Aspen'e hissettikleri ve Prens Maxon'a karşı gün geçtikçe artan ilgisi arasında kalmıştı.

Şimdi America için gerçekten de karar verme zamanı.

Savunduğu doğrular için mücadele zamanı.

İstediği gelecek için savaşma zamanı.

Sonsuza dek seveceği erkeği seçme zamanı.

Yayınlandığı tüm ülkelerde çok satanlar listesine hızlı bir giriş yapan Sonsuza Dek, Beni Seç ve Elit'ten sonra seçim serisinin üçüncü kitabı. Uzun süredir serinin hayranları tarafından beklenen Sonsuza Dek'te Kiera Cass distopik fantazyayı peri masalıyla birleştiriyor ve unutulmaz bir finale imza atıyor.

America Singer , diğer iki kitapta iki kişinin arasında kalmış ve seçim yapmak yerine ''Kendimi seçiyorum'' diyerek beni çileden çıkaran ve serinin 3 kitap olmasını sağlayan kararsızlığı Sonusuza Dek'te büyük ölçüde azalıyor ama bu sefer kararsız kalan asıl seçimi yapması gereken ve karasız kalması son derece normal gözüken Maxon. Maxon kararsız ama neden kararsız? America'yı sevdiğini her hareketiyle belli ediyor ve onu kararsızlığa düşüren saçını başını yolmak istediğimiz tek kişi AMERİCA. Şimdi America'nın saçını başını yolmak istediğimi söyledim ama kitabın 150 sayfasından sonra America'yı gerçekten sevmeye başladım. Artık karşımızda kararsız ve bir Maxon'la bir Aspen'le olan America yok. America bu kitapta da kararsız kalsaydı zaten hiç çekilmezdi. Kitabın ilk 50 sayfasında aşırı derecede gülünç gelmeye başladı. Maxon hiç prens gibi davranmıyor ve konuşmalara yapmacık geldi. Sonradan ya ben Maxon'nın konuşmalarına alıştım ya da yazar sonradan topladı. Eğer öyle devam etse kitaba vereceğim en yüksek puan 2 olurdu. Ve serinin az da olsa aksiyonlu olmasını sağlayan Asiler ilk sayfalardan hemen olaya giriyorlar ama benim yine burada anlamadığım bir şey var: Bu Asiler nasıl olurda elini kolunu sallaya sallaya sarayın içine giriyor (SPOİLER) hele son sayfalarda yaptıkları. Hiç mi güvenlik önlemi yok ? gibisinden soruları aklıma getirdi. Bu bölümlerin de biraz basit yazıldığını düşünüyorum. Sizce de saçma değil mi ? Saray sonuçta orası. 

Kiera Cass'in akıcı bir dili var ama duyguları yazıyı dökmekte yetersiz kaldığı bölümler bir hayli çoktu. Bunlardan en bariz olanı America'nın babasını öldüğü yerler çok ruhsuz yazılmış. Bu durumlarda ağladığım bir çok durum biliyorum ama Sonsuza Dek'te gözlerim bile dolmadı. Bunun nedeni babasını pek tanımadığımız veya çok fazla sahne geçmediği için olabilir ama yazarın kaleminin çok daha fazla etkisi var.

• Tacı istememenin nedeni , muhtemelen takmak için en uygun kişi olduğundandır.

• Bunu bizim için ne anlam ifade ettiğini bilmiyordum. Ya da endişe etmek için ortada biz diye bir şey kaldığından.

• Tek yapabildiğim ilerlemek ve ne zaman yollarımız ayrılsa , tekrar bir şekilde birbirimize geri dönecek yolu bulacağımızı ummaktı.

• '' O halde , seçimini şu anda açıklıyor musun ?  Seçim bitti mi ?''

• Senden vazgeçmeye hiç niyetim yok.

• Seni , resmin melodilerin , kelimelerin ötesinde seviyorum. Ve bunu hissetmeni umuyorum , sana söylemek için yanında olmadığım zamanlarda bile.

• Doğru olanı yapmak ve ona söylemek zorundaydım.

• '' Eğer ölmem , senin yaşaman anlamına geliyorsa buna iyi değil de ne denir ?''

• Sevilmenin ne demek olduğunu tam bu ana dek bildiğimi nasıl düşünebilmiştim ?

• Bu sonsuza dek mutlu yaşadılar demek değil.