Yorum: Amy A. Bartol - Kaçınılmaz (Öngörü #1)
4/22/2015 10:25:00 ÖSOrjinal Adı: Inescapable
Yazar: Amy A. Bartol
Çevirmen: Merve Özcan
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Goodreads Puanı: 4,09 (+21,721 oylama)
Kitap Kokusu Puanı: 3/5
Evie Claremont üniversiteye başladığında, gördüğü kâbusların biteceğini ummuştu. Ama bitmemişlerdi...
En garip durumlarda bile mantıklı bir açıklama bulmaya çalışan Evie’nin hayatında, ikinci sınıf öğrencisi Reed Wellington’la tanıştıktan sonra akla mantığa sığmayacak şeyler olmaya başlamıştı. Reed’e karşı hissettiği anlamsız çekim de işleri iyice karıştırıyordu. Çünkü Reed, Evie’ye hayatta başına gelip gelebilecek en korkunç şeymiş gibi davranıyordu. Yine de ne zaman ihtiyacı olsa, hayatını kurtarmak için Reed oradaydı… Reed’in sakladığı sır neydi? Evie’nin şüpheleri doğru muydu? Peki, rüyalarında gördüğü o karanlık gelecek kaçınılmaz mıydı?
Kaçınılmaz ya da orjinal adıyla Inescapable beş kitaptan oluşan Öngörü serisinin ilk kitabı. Mart ayında raflardaki yerini Yabancı Yayınları etiketi ile almıştı. Kapaktan da anlaşılacağı üzere melekler yine ön planda.
Evie Claremont 17 yaşında üniversiteye yeni başlayacak biridir. Üniversite tercihini sakin bir şehirde olan Crestwood Üniversitesi olsa bile Evie'nin başına tüm hayatını değiştiren olayları başlangıcı olacak şehirdir. Babasını hiç tanımayan ve annesini doğumunda kaybeden Evie'yi dayısı büyütmüştür. Uzun zamandır kabuslar gören ve bir türlü bunlardan kurtulmayı başaramayan Evie'nin kabusları ve bir türlü anlamlandıramadığı öngörüleri üniversiteye başladığında daha farklı ve daha da korkutucu bir boyuta geliyor. -Biraz spoiler olabilir- Hatta rüyasında gördüğü bir kısım olayları hayatında görmeye başlıyor. Evie, kendinden ve kabuslarından korkmaya ve için bir türlü rahat bırakmayan kötü hisleri kovalamaya çabalarken onu daha için içinden çıkılmaz bir duruma getiren biriyle tanışır. Reed Wellington. Evie'yi ilk gördüğü andan itibaren soğuk ve acımasız davranan ve hatta ona buradan gitmesini kaba bir dille hiçbir açıklama yapmadan dile getiren Reed Wellington'da da garip şeyler olduğunu hissetmiştir Evie. Onu her gördüğü zaman midesinde taklalar atmaya başlayan kelebekler sizce de garip değil mi? Hani bunlar sadece hoşlanmaya dayalı kelebekler olsa bir sorun yok ama daha Reed'i görmeden hissedebiliyorsa işler ilginçleşmeye başlamış demektir. Reed aynı zamanda üniversitenin en önde ve en önemli bağışcılarının oğlu yani bu okuldan gitmesini yoksa onu göndereceğini söylerken Reed gerçekten ciddiydi. Kitabımızda pek fazla karakter yok. Evie'nin üniversitenin ilk günlerinde tanıştığı Russel ve Fredie, Evie ve Reed dışında önemli rol oynayan karakterlerden. Aslında son sayfalara kadar Fredie sadece Evie'nin yakın arkadaşı oluyor ama o son sayfalar... Tamam sustum, spoiler yok!
Az önce size Reed'in sürekli Evie'ye buradan gitmesini istediğini söyleyip durduğunu söylemiştim ve Evie'nin halen gitmediğini görünce de sinirleniyor. Sen hiçbir gerekçe gösterme sonra da kızcağız gitmeyince ona sataş! Kim kendi çabasıyla kazandığı bir üniversiteyi hiçbir gerekçe olmadan bıraksın ki? Bu kısım bana hem garip hem de biraz saçma geldiğini üzülerek söylüyorum.
Kitabın başlarında bir gizem bizi karşılaşıyor ama uzun bir süre kitapta pek bir olay olmuyor. Okula gitme, Saga'da yemek yeme ve Reed-Russel kapışmalarını sürekli tekrarlanması beni çok rahatsız etti. 280 sayfa boyunca kitabın başlarındaki gizemden eser kalmamış vaziyette sıkılmış bir şekilde okuyordum. İstediğim tempo ve aradığım heyecan 280. sayfadan sonra başlıyor. Ve ''Oh be!'' dedirtiyor sonunda. Gizemler yavaş yavaş çözülmeye başlıyor. Bu kısımları gerçekten çok sevdim. Daha sonra kitap durulmuyor bu da bir garip oldu bence. Yani bunu eleştirmek de garip oldu farkındayım ama neredeyse üç yüz sayfa boyunca basit ve olaysız şekilde ilerledikten sonra acele bir şekilde art arda olayların dizilmesi bence garip bir durum. Yazının bundan sonrası spoiler içerecektir! Dikkat! İlk başta az karakterin ön planda olduğundan bahsetmiştim ve artık bu türde kitap okuya okuya her karakterin altından bir şey çıkacağını tahmin edebiliyorsunuz ya da bir şey çıktığında zaten belliydi diye düşünerek bir şaşırma belirtisi olmuyor en azından benim için böyle oluyor ve bu kitapta da durum böyleydi. Fredie'de malum şeyler çıktığından tamam az da olsa şaşırdım ama bu yine de yeterli değildi. Yurt arkadaşları bile doğaüstü olunca şaşırmak elde değil. Keşke herkes doğaüstü olmasaymış. Tamam Fredie'yi anladım ama yurt arkadaşlarına kadar bu zincir uzamasa keşke dedim. Bunun dışında gerçekten şaşırdığım bir nokta var. Evie'nin bir Serafim olması sanırım Serafim olarak ne yapacağını merak ettiğim için seriye devam edebilirim ama yine de kararsızım. Evie'nin Serafim olduğu ortaya çıkıyor ama Evie'nin buna tepkisi çok komikti. Gerçekten kanadının neden küçük olduğunu ve beğenmediğini söyledi! Tamam, bu başka bir dünya ve bu dünya hakkında pek bir fikrin yok ama Reed'in ona hayranlıkla bakmasından anlayabilirdi. Tabii ben nasıl bir tepki verirdim onu bilemiyorum belki de Evie gibi yakınırdım. O yüzden buraya pek takılmamak en iyisi gibi :) Ve son olarak ruh eşi kurgusuna bayıldım. Gerçekten. Sanırım kitabı diğer melek kitaplarından ayıran bir özellik olabilir. Ama bu ruh eşindan dolayı ortaya çıkan aşk üçgeninden zevk alamadım. Hatta bir ara aşk dörtgeni olacak sandım, bu konuya hiç değinmiyorum!
Artıları olduğu kadar eksileri de olan bir ilk kitaptı. Seriye devam edebilirim de etmeyebilirim de. Sanırım ikinci kitabın yorumlarına göre buna karar vereceğim. Okunabilir ama beklentiyi ne düşük ne de fazla tutmak da fayda olacağını düşünüyorum :)
Keyifli okumalar dilerim :)
0 yorum