Sayfa Sayısı: 373
Baskı Yılı: 2014
Çevirmen: Arzu Altınanıt
Kitap Kokusu Puanı: 5/5
Şu yoruma nasıl başlayacağımı ve kitabın hakkını nasıl vereceğimi inanın bilmiyorum. Kitabın yorumunu yazmak için kaç defa bilgisayara başına oturduğumu ve kaç defa yazdığım yazıyı sildiğimi hatırlamıyorum bile. Tersyüz, sizi her türlü duyguları en içten bir şekilde yaşatan, hayatın gerçeklerini yüzünüze bir tokat gibi vuran bir kitap. Her sayfasını istisnasız tekrar tekrar ve ilk defa okuyormuşum gibi zevk vereceğini bilerek okuyacağım nadir kitaplardan. Aşk kitabından çok çok daha fazlası.Ambrose Young okulun en çekici çocuğu ve kasabanın yıldız güreşçisiydi. Uzun boylu ve yapılı bir vücudu, omuzlarına değen saçları ve yakıcı gözleriyle aşk romanlarının kapaklarını süsleyebilecek kadar yakışıklıydı. Fern Taylor bunun farkındaydı ve Ambrose Young'a âşıktı. Belki de bu kadar yakışıklı olduğu için Fern asla onunla birlikte olabileceğini düşünmemişti. Ta ki her şey tersyüz olana ve Ambrose'un eski yakışıklılığından eser kalmayana kadar… Tersyüz, beş genç adamın küçük bir kasabadan kalkıp savaşa gidişinin ve içlerinden sadece birinin geri dönüşünün hikâyesi... Hayatı, benliği, güzelliği kaybetmenin hikayesi... Bir kızın, yıkılmış bir çocuğa ve yaralı bir savaşçının, sıradan bir kıza olan aşkının hikâyesi... Kalp kırıklığının üstesinden gelen bir arkadaşlığın ve bilinen kalıpların dışına çıkan bir kahramanın hikayesi... Tersyüz, hepimizin içinde biraz iyiliğin biraz da kötülüğün olduğunu keşfettiğimiz modern çağın Güzel ve Çirkin'i..."Tersyüz bize modern yaşamın unutturduğu duyguları hatırlatıyor. Güzellik sadece yüzeysel olabilir ama bu hikâye ta içinize işleyecek ve uzun süre aklınızdan çıkmayacak."-A Love Affair With Books -"Zaman zaman sizi neye uğradığınızı şaşırtan bir kitap okursunuz. Bu kitap benim için tam olarak böyleydi. Bugüne kadar okuduğum en güçlü hikâyeydi ve bana inanın, çok çok fazla kitap okuyorum. " - Holly Kelly, Rising kitabının yazarı.-"Hiçbir Çirkin, Ambrose kadar yakışıklı, hiçbir Güzel de Fern kadar naif olmamıştı! Tersyüz sizi toplum yargılarının ötesine götürerek, yaralı ve genç kalplerin bir attığı bu duygusal hikâyeyle içine çekecek." -Romancekolik-"Tersyüz, sevginin, arkadaşlığın, kaybetmenin ve hayata dair ikinci bir şansın, duygusal, yürek burkan ama aynı zamanda içinizi ısıtacak, kolay kolay unutamayacağınız öyküsü."
-Tuğçe'nin Kitaplığı-
Fern... Tartışmasız şu ana dek okuduğum kitaplardaki en sevdiğim, en aşık, en bizden kadın karakteri. Çoğunlukla aşk kitaplarında erkek karakteri kadın karakterine göre daha çok severiz ama ben Tersyüz kitabında Fern'i daha çok sevdim hatta en sevdiğim kitap karakterleri içerisinde en üst sıralarda desem çok daha doğru olur.
Fern Taylor 10 yaşından beri umutsuz bir şekilde Ambrose Young'a aşıktır. Ambrose Young'a ise tüm okul aşıktır. Fern, diş telleriyle, gözlükleriyle ve çilleriyle kendisi asla Ambrose'un yanına yakıştıramaz. Çirkin olduğunu düşünerek kendini herkesten soyutlayan ve tek arkadaşı kuzeni Bailey ve kitapları olan sık sık kitaplarda karşılaştığımız tipte bir karakter. Evet, bunu kabul ediyorum ama bu durum kitabı okuduktan sonra, bitirmenize bile gerek yok ilk 40 sayfadan sonra hiç de klasik olmadığını anlayabiliyoruz. Fern güzel olsaydı eğer Ambrose ile birlikte olabileceğini düşünmektedir ve sürekli güzel olsaydı nasıl bir hayatı olabileceğini düşler tabii ki yanında Ambrose Young ile birlikte. Ve Fern sürekli Ambrose ile konuşmanın yollarını aramaktadır belki ona bir mektup yazabilir ama bunu yapamayacak kadar özgüvensizdir.
Ambrose'a okuldaki bütün kızlar çok yavan bir şeklide aşıktır ve bunlardan biri de Rita'dır. Rita, Ambrose'a ilkokul çocuklarının aşk mektubu yazdığı bir üslupla yazar. Bu mektubu Fern'e gösterdiğinde ise bizim yeryüzünde okumadığı aşk kitabı kalmamış olan mükemmel karakterimiz bu mektubu çok güzel ve tekrar tekrar okunası bir biçimde yazar ve bu mektubu Rita imzalı olarak göndermeye başlar. Bir aşığın sevgisini tüm içtenliği ile kağıda dökmesi kadar güzel bir şey olmadığını düşünmekteyim ve kitap içerisinde okumak zevk aldığım yerlerden biri de bu mektuplardı. Kaybolmayı tercih edersin, yoksa yalnız kalmayı mı?, sokak lambaları mı, trafik lambaları mı?, hiç kimse mi, hiçbir yer mi? gibi sorularla dolu olan mektupları ve sorulara verilen cevapları kaç defa hayranlıkla okuduğumu hatırlamıyorum. Mektuplar sıklaşır, Fern Ambrose'a çok daha fazla aşık olur. Ambrose ise Rita'dan hoşlanmaya başlar. Ambrose ve Rita bir birlikteliğe başlamışken geri planda yıllardır olduğu gibi arkada kendi aşkının ateşiyle kavrulan Fern kalır.
11 Eylül saldırısı olur ve kitabının seyrinin değiştiği ve her şeyin farklı bir boyut kazanarak kitabın aşk kitabından çok daha fazlası olduğunu kanıtlayan sayfalar başlamış olur. Ambrose ve yanındaki kendisini gibi güreş sporuna kendisini adayan 4 arkadaşı savaşmak için giderler. Ve bu 5 arkadaş arasından sadece 1 kişi tekar kasabaya döner: Ambrose Young. Ambrose değildir artık, kasabanın yıldız güreşçisi ve yakışıklısı yerine insanlardan kaçan sadece geceleri ortaya çıkan biri haline gelmiştir.
Ambrose insanlar kaçarken aslında Fern'e doğru çekiliyordur. Kimi zaman kendini Fern'i düşlerken yakalar. İşte bundan sonrasını henüz okumayanlara bırakıyorum ve kitabı hiçbir abartı olmadan övmeye başlıyorum.