Baktık bugün Sevgililer Günü imiş, biz de Gezginler olarak bugünü yalnız geçirmek yerine aldık kolumuza sevdiğimiz karakteri çıktık karşınıza. Eh, benimki de doğal olarak son zamanlarda okuduğum ve hayatıma tüm karakteriyle bomba gibi düşen Ambrose Young oldu. Aslında Ambrose'u Fern'den ayırmak istemezdim ama bugünlerde cadılığım üstümde. Ambrose Young, isminden bile asalet akıyor değil mi? Ben her kitabı beğenmem, beğensem bile çok az bir sürede kitabı unutur ya da benim üzerimdeki etkisini kısa sürede yitirir. Tersyüz kitabını sanırım aralık ayında okumuştum. Kitabın son sayfalarında, ortasında, başında kısaca her bir köşesinde içimi çeke çeke ağlamış ve ortaya burnu, yanakları ve gözleri kızarmış çok çirkin bir Hilal ortaya çıkmıştı. Kitap boyunca her mutlu olayı ardından kesin yine bir şey olacak diye korktum ve yine yine yine gözlerimden bir kaç damla özgürlüğünü ilan etmişti. Ben bu Ambrose'u anlatmak yerine kitabı anlatacağım gibime geliyor. O zaman ben lafı daha fazla uzatmadan Ambrose'uma geçiş yapıyorum. Hani olur da yorumumu merak ederseniz ise burayı tıklamanız yeterli olacaktır.
Ambrose şiir gibi aslında, hele biz Ambrose onu evrendeki her şeyden çok daha fazla seven Fern'İn ağzından okuyunca belki olduğundan çok daha güzel geliyor gözümüze bilmiyorum. Aslında ben yorumum da Ambrose'dan çok Fern karakterini sevdim demiştim hatta Arkadaşlık Günü -belki vardır bielmiyorum.- diye bir şey olsaydı eğer en çok yanımda Fern'i isterdim şüphesiz. Ama tur grubumuzda bu etkinlik fikri ortaya atılınca ilk ve belki de tek aklıma gelen karakterin Ambrose olması da sevgimin daha doğrusu hayranlığımın göstergesidir büyük ihtimal. Açık konuşmak gerekirse buraya ne yazacağımı bilmediğim için bir türlü konu Ambrose'a gelemiyor gelse bile bir anda dağılıyor. Şimdi düşünüyorum da bazı karakterlerin gözümüze bu adar büyüleyici gelmesinin sebebi sahip oldukları sevgi ve aşktır aslında. Şimdi elime kitabı aldım ve onlarca işaretlediğim yer arasından rastgele bir tanesini açtım. Kitabı okuyanlar belki hatırlar. Ambrose ve Fern mesajlaşıyorlardı ve birbirlerine o mu bu mu şu mu diye soruyorlardı. İşte o kısımdan 'Hiç kimse mi, hiçbir yer mi?' yerini tekrardan okudum. Ambrose ''Herhangi biri olan herkes başarısız olduğu anda hiç kimse olur.'' diyor. Tam da bu sayfa benim kitaba ve Ambrose'a tekrar tekrar aşık olduğum yerlerden sadece biri. Ambrose'u sevmemin nedeni sanırım yaralı olması. Ham fiziksel olarak, hem de psikolojik olarak. Kim demiş ki zaten ''Hep kitaplarda kız yaralı olur ve erkek karakterde kızı kurtarmak için gelen kahraman.'' diye. Aslında çoğu kitaba baktığımızda bu durum var ama Tersyüz bu tabuları kırmayı başarıyor. Ah, işte yine konuyu dağıttım ve uzaklaştım. Bu yüzden lafı daha fazla uzaklaştırmaya da gerek yok aslında. AMBROSE BENİM. PAYLAŞMAM. dhsjhfhrfdjk. Şaka maka değil ha ona göre. Az önce okuduğunuz cümle tüm blog yazılarım içerisinde çoğu yerde demek istediklerimdi. Yani istersem ben de komik olabiliyormuşum :P Neyse efendim anladığınız üzere Ambrose'u Tersyüz ile öyle bir bağlantı oluşturmuşum ki sadece Ambrose'u anlatan bir yazı yazamıyorum. Ama cidden çalıştım gördüğünüz üzere, umarım olmuştur ne diyeyim.
Ambrose şiir gibi aslında, hele biz Ambrose onu evrendeki her şeyden çok daha fazla seven Fern'İn ağzından okuyunca belki olduğundan çok daha güzel geliyor gözümüze bilmiyorum. Aslında ben yorumum da Ambrose'dan çok Fern karakterini sevdim demiştim hatta Arkadaşlık Günü -belki vardır bielmiyorum.- diye bir şey olsaydı eğer en çok yanımda Fern'i isterdim şüphesiz. Ama tur grubumuzda bu etkinlik fikri ortaya atılınca ilk ve belki de tek aklıma gelen karakterin Ambrose olması da sevgimin daha doğrusu hayranlığımın göstergesidir büyük ihtimal. Açık konuşmak gerekirse buraya ne yazacağımı bilmediğim için bir türlü konu Ambrose'a gelemiyor gelse bile bir anda dağılıyor. Şimdi düşünüyorum da bazı karakterlerin gözümüze bu adar büyüleyici gelmesinin sebebi sahip oldukları sevgi ve aşktır aslında. Şimdi elime kitabı aldım ve onlarca işaretlediğim yer arasından rastgele bir tanesini açtım. Kitabı okuyanlar belki hatırlar. Ambrose ve Fern mesajlaşıyorlardı ve birbirlerine o mu bu mu şu mu diye soruyorlardı. İşte o kısımdan 'Hiç kimse mi, hiçbir yer mi?' yerini tekrardan okudum. Ambrose ''Herhangi biri olan herkes başarısız olduğu anda hiç kimse olur.'' diyor. Tam da bu sayfa benim kitaba ve Ambrose'a tekrar tekrar aşık olduğum yerlerden sadece biri. Ambrose'u sevmemin nedeni sanırım yaralı olması. Ham fiziksel olarak, hem de psikolojik olarak. Kim demiş ki zaten ''Hep kitaplarda kız yaralı olur ve erkek karakterde kızı kurtarmak için gelen kahraman.'' diye. Aslında çoğu kitaba baktığımızda bu durum var ama Tersyüz bu tabuları kırmayı başarıyor. Ah, işte yine konuyu dağıttım ve uzaklaştım. Bu yüzden lafı daha fazla uzaklaştırmaya da gerek yok aslında. AMBROSE BENİM. PAYLAŞMAM. dhsjhfhrfdjk. Şaka maka değil ha ona göre. Az önce okuduğunuz cümle tüm blog yazılarım içerisinde çoğu yerde demek istediklerimdi. Yani istersem ben de komik olabiliyormuşum :P Neyse efendim anladığınız üzere Ambrose'u Tersyüz ile öyle bir bağlantı oluşturmuşum ki sadece Ambrose'u anlatan bir yazı yazamıyorum. Ama cidden çalıştım gördüğünüz üzere, umarım olmuştur ne diyeyim.