Jennifer L. Armentrout - DireniÅŸ | Lux-5
Christina Baker Kline - Öksüzler TreniR.E.M. dinleyecektim.Ama gerçek hayat hiç de öyle havalı değil, inanın bana.Luxen'lerin geldiği o gece her şey değişti ve Daemon gitti.Geri gelecek mi, bilmiyorum.Saf mı değiştirdi, hiçbir ? krim yok.Beni hâlâ seviyor mu, emin değilim.Eğer Luxen işgalinden kurtulabilmek için az da olsa birşansımız varsa, bu ancak düşman ile işbirliği yaparsak mümkün olacak.Hangi düşmanla mı?Bir tahminin vardır eminim ?Dünyaca ünlü usta yazar Jennifer Armentrout'un efsane serisi LUX, son kitap DİRENİŞ ile tozu dumana katıyor.
Bazen içinizdeki çocuk geçmiÅŸinizde hapsolur ve siz o çocuÄŸu kurtarmak için tüm umutlara sımsıkı sarılırsınız…Anna McPartlin - Gecenin Ardından Gün DoÄŸar
Binlerce çocuk düşünün, ya ailesini hiç tanımamış ya da ailesini kaybetmiş. Kimsesiz çocukları düşünün, gülen gözleriyle size bakan. Tek istedikleri sıcak bir yuvayken, tek umutları ise onları bilinmeyen geleceklerine taşıyan Öksüzler Treni'dir.
1929 yılı Amerika'sında Vivian Daly de o trende yolculuk eden çocuklardan sadece biridir. Küçük yaÅŸta hayatın zorluklarıyla karşılaÅŸan Vivian, bir ÅŸekilde kaderine yön vermek zorundadır. Bunu gerçekleÅŸtirme gücünü de ona nereden geldiÄŸini hatırlatan aile yadigârı kolyesinde bulacaktır…
On yedi yaşındaki Molly Ayer, son şansını da tüketmek üzere olduğunun farkındadır. Ona bakmakla yükümlü olan aileyle arası iyice açılan Molly'nin tek şansı, kamu hizmeti adına doksan bir yaşındaki yaşlı bir kadının çatı katını temizlemeye bağlıdır. Molly bu işi gönülsüzce yapacak olsa da aslında o yaşlı kadınla ne kadar çok ortak yönleri olduğunu yaşayarak öğrenecek ve geçmişte hapsolan ruhlarını özgür bırakma yollarını onunla birlikte keşfedecektir.
Öksüzler Treni ikinci şansları, beklenmedik dostlukları ve bizi kim olduğumuzu keşfetmekten alıkoyan sırları barındıran muhteşem bir roman.
Gecenin Ardından Gün Doğar
Ölümün ardından yaşam doğar
En karanlık zamanlarında etrafına bak
Çünkü hiçbir zaman yalnız değilsin Seviliyorsun
Kıyısında acının ve mutluluÄŸun taÅŸlarını biriktiren bir nehirdir hayat…
Hayata dair umut ışığını yitiren genç bir kadın…
Ve onu bir an olsun yalnız bırakmayan vefakâr dostları…
Emma için gelecek belirsizliklerle doludur. Trajik bir vedanın, yeni başlangıçlar için ona yol gösteren bir rehbere dönüşebileceği aklının ucundan bile geçmezken, hayat onu şaşırtmaya devam etmektedir. Tabii en yakınındaki insanları da.
Mutluluğun elinden kayıp gittiğine ve onu bir daha bulamayacağına inanan Emma'nın yeniden gülümseyebilmesinin acı tatlı hikâyesinde kendinizden çok şey bulacaksınız.
4 Puan
Yorum: Laini Taylor - Duman ve Kemiğin Kızı (Duman ve Kemiğin Kızı #1)
9/12/2014 06:01:00 ÖS
Sayfa Sayısı: 434
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: Artemis
Çevirmen: Uğur Mehter
Kitap Kokusu Puanı: 4/5
Bir zamanlar şeytanın ininde, yerde tüylerle oynayan masum bir kızdı.
O, artık masum değil...
Bir varmış bir yokmuş, daha önce Melekleri konu alan kitap okumayan bir Hilal varmış ve açılışı bu güzel kitap ile yapmış.Bir de Artemis adında serileri yarım bırakan bir yayıncı varmış.
Yine Artemis, yine devam etmeyen bir seri. Aslında bu yazıyı Artemis dayalı yapmak isterdim ama olan şu güzelim kitaba olacak maalesef.
Dediğim gibi daha önce melekler ile ilgili kitap okumadım. Yani benim için bir ilk kitabıydı. Fantastik kitapları severim ama işin içine cadı, melek ve buna benzer varlıklar girince hoşuma gitmeyeceğini düşündüğümden daha önce bunlarla ilgili bir kitap okumamıştım. Açılışı da çok doğru bir kitapla yaptığımı düşünüyorum. Doğru kitap,yanlış yayınevi. Güzelim seriler ellerinde çocuk oyuncağı oluyor. Yeni seriler çıkartacakları duyunca zaten devamı gelmez diyerek arka kapak yazısını bile okumadığım zamanlar var. Ama Allah var, güzel kitaplar çıkartıyorlar. İngilizcem kitap okuyacak kadar da olmadığı için maalesef yayınlasınlar diye gözlerinin içine bakıyorum. Yani ne kadar laf atarsam atayım kitaplarını almayıp İngilizce okumak gibi bir seçeneğim olmayınca ettiğim lafla kalıyorum. Neyse, ben kitaba geri dönüyorum...
Öncelikle yazarın hayal gücüne bir şapka çıkarmak gerekiyor. Kitabının son kısımlarında öyle bir hal alıyor ki. İdrak etmekte zorlandım ve şaşkın şaşkın pembe saçlı yazarı düşleyerek hayran hayran kitaba baktım.
Karou, Prag'ta yaşayan normal bir kız değil. Kitap başta kazanıyor zaten. Yani, lisede okuyan ve yeni kasabaya taşınan aklı bir karış havada bir karakter değil. Mavi saçları dilek kolyesi, avuçlarındaki hamsa dövmeleri ve Brimstone için ülke ülke gezip diş toplayan bambaşka bir karakter. Kitabı aldığımda ve okumaya başladığımda içeriği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Size yazdığım şu birkaç bilgiyi bile bilmiyordum. Zaten arka kapak yazısında da bir bilgi yok ama bu gizemli bir hava kattığı için bence gayet güzel olmuş.
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: ON8
Dili: Türkçe
Yayınevi: ON8
Çevirmen: Cansu Kınalı
Goodreads Puanı: 4,50/5
Kitap Kokusu Puanı: 3/5100Dünya Konfederasyonu artık yüzden fazla dünyaya ev sahipliği yaparken, koloniler arasında kaçak yerleşimcilik hızla yayılıyor. Yaşamın çetin şartlarda seyrettiği Djauze gezegeninden Corian Jon Scalia'nın en büyük hayali ise okyanus-gezegen Başkadeniz'in olağanüstü uzaygemileri Abisler'e pilotluk etmek. Ama onun küçük dünyasının bu dev hayali, sandığından çok daha büyük bir siyaset ve medya oyununa alet olmak üzere.İlk kitabın yorumu için burayı tıklayınız.
Abisler'e pilotluk edecek "inci"lerin seçimini eğlence sektörüne malzeme eden medyanın karşısında, Başkadenizli Maguelonne Ailesi, kadim ve değerli yoldaşları Abisler için kaygılı. Ancak geçmiş, unutulmuşları ve bilinmedikleriyle gizem dalgalarını kabartıyor... Bilimkurgunun tutkulu kalemi Danielle Martinigol'ün ünlü üçlemesi "100Dünya"nın ikinci macerasında insan, hayatın kendisi için haritalanmış sınırlarının ötesine bakarken; bireylerin iktidar, rant ve hırsla mücadelesi durmaksızın sürüyor.
İlk kitabı okumayanlar için spoiler içerebilir.
Ve 100Dünya üçlemesinin ikinci kitabı olan Başkadeniz'e Dönüş'ü okudum. Başkadeniz'e Dönüş kitabına geçmeden hemen önce ise ilk kitap olan 100ünya'nın Gizli Yüzü'nü tekrar hatırlayalım.
Bildiğiniz gibi Sandiane ve Mel birbirlerine kavuşmuş , Abisler'in gizemini tüm evren neredeyse öğrenmiş , Sandiane artık bir inci olmuştur. İlk kitabına ikinci kitapta karakterler çok değişiyor. Ve aradan 15 yıl gibi büyük bir zaman geçiyor. Sandiane ve Mel evlenmiş ve çok garip bir kız çocukları olmuştur. Aela. Serinin en farklı ve en sevdiğim karakteri rahatlıkla diyebilirim ki bu kitabın zaten büyük bir kısmı ve karaktere bağlı olarak ilerliyor. Fraklı ve yeni karakterler ya da ilk kitapta ön planda olmayan karakterler bu kitapta biraz daha ön plana çıkıyor. Yani, bir karaktere çok fazla bağlanmamaya çalışmak hem iyi hem kötü çünkü karakterinizin bir anda geri planda ya da bir anda ön plana çıkabiliyor. Danielle farkı bu olsa gerek diye düşünüyorum. Kitaba geri dönersek. 15 yıl gibi uzun bir zamanın geçiyor ve bu uzun zaman diliminde Abisler'in hem düşmanı hem de destekçileri çoğalıyor. Abisler yüzünden gruplaşmalar başlıyor. Ve Abisler'in incilerini seçmeleri için yarışma tarzında eleme usulüyle yapılacaktır. Burada karşımıza iki arkadaş çıkıyor: Corian ve Cem. Cem'in babası oğlunun bir inci olması istemektedir ama Cem ise Sandiane gibi önemli bir muhabir olmak istiyordur. Corian'ın ise inci olmak için elinden geleni yapıyordur ama bu onun için bir hayli zor. Seçmelere babasının zoruyla katılmak zorunda kalan Cem, Corian'nın da yardımıyla bir plan kurur. Bu plan ise Cem'in kimliği ve bilgileri ile Corian'nın katılmasıdır. Tabii, yüksek koruma ve önlemlere ile yapılan bu seçmelerde bu planı uygulamak çok zor ve maalesef başarısızlıkla sonuçlanıyor. Ama Corian için hâlâ geç değildir. Abis sanki yıllardır ve Corian'ı bekliyorlardır ve onsuz bir yere gitmemekte kararlıdırlar. İşte bundan sonra olaylar gelişiyor ve hareketli anlar başlamış oluyor. Benim için başarılı bir ikinci kitaptı ama eksiklikler olduğunu düşünmedim değil. Mesela ben Aela ve Corian'nın durumunun ilk görüşte gibi olmasını istemezdim. Sonuçta bir kitaba iki tane ilk görüşte aşk fazla, değil mi? Martinigol, bilim-kurguda gayet iyi ama bilim-kurguyu aşk ile birleştirmede başarısız olduğunu düşünüyorum. Sonuçta bilim-kurgu olup aşk olmayan kitaplar okudum ,en azından ilk kitapta yoktu. Sırf bu yüzden iki kitaptır puanları bir bir kırıyorum. Bakalım üçüncü kitabımızda sevmediğim tek kısım bu aşk mevzusu nasıl bir hal alacak. :)
*On8 Kitap'a sevgiler. :)
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Neo Kitap
Dili: Türkçe
Yayınevi: Neo Kitap
Çevirmen: Cansu Kınalı
Kitap Kokusu Puanı: 4,5/5Bazen kurtuluş için aşkı seçmek gerekir...Her Şey Bitti Derken uzun zamandır beklediğim , çıktığı gün sevinçten havalara uçtuğum, arka kapak yazısına bakıp bakıp duygulandığım, aklıma geldikçe her karaktere ayrı ayrı tekrar aşık olduğum nadir kitaplardan biri.
Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa,
bir bildiği olmalı;
bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa,
bir umudu olmalı;
ayakları onu dönüp dolaşıp Josh’a götürüyorsa,
bir nedeni olmalı;
ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa,
söyleyecekleri olmalı.
Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa,
bunun bir açıklaması olmalı;
etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa,
bir derdi olmalı;
ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa,
bir sırrı olmalı.
Her Åžey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan ÅŸeyin sevmek olduÄŸunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, “Her ÅŸey bitti demek için çok erken” diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi.
“BaÅŸtan sona heyecan dolu, duygusal bir yolculuk. Benim için tartışmasız yılın en iyi kitabı.”
Colleen Hoover
“Çarpıcı bir ilk roman. Her Åžey Bitti Derken yüreÄŸimi çaldı, nefesimi kesti, canımı yaktı. Katja Millay’in lirik anlatımına kapılmamak imkânsız.”
Ann Aguirre
“Her Åžey Bitti Derken, kitapların eÄŸlendirmekten çok daha fazlasını yapabildiÄŸini hatırlatan bir roman. Katja Millay’in sözcükleri duygularınızı saklandıkları yerden çıkaracak, zihninizi ele geçirecek ve sonunda ayrılmaz bir parçanız olup çıkacak.”
Tough Critic Book Reviews
Her Şey Bitti Derken'İ alıp almama konusunda ikilemde kaldıysanız arka kapak yazısını bir kez daha okumanız bence almanıza yetecek kadar büyüleyici. Beni görende kitaptan çok arka kapak yazısını sevdi sanacak. -_-
Nastya, yaşadığı bir olay nedeniyle konuşmama kararı almış ve bu kararını 400 geçik gündür koruyordur. Ailesinden uzak teyzesinin yanında kalan Nastya 2 yıl ara verdiği okuluna burada tekrar devam edecektir. Nastya okula başlar ama giyim tarzı ve davranışları okul kuralların aykırı olunca kısa zamanda herkesin dilinde dolaşmaya başlar.
Josh, sevdiklerini kaybederek büyüyen ve artık kaybetmemek için sevmemeyi seçen yalnız kalmayı seven ve etrafında bir kalkan varmış gibi kimseyi yanına yaklaştırmayan bir karakter.
İki yaralı ruhun hikayesi. Birbirlerini iyileştirmeye çalışmadan birbirleri sayesinde iyileşen iki yaralı ruhun hikayesi.
Nastya, yaşadığı olay nedeniyle hayallerinden vazgeçmek zorunda kalır. Ünlü bir piyanist olma hayalleri sol elini neredeyse kaybetmesiyle son bulur. Hayata küsen ve ona bunu yaşatandan intikam alabilmek için nefes alan bu karakteri iyileştirmek bir hayli zor.
Nastya bir sır küpü. Hakkında son 100 sayfaya kadar hiçbir şey bilmediğiniz ya da bildiklerinizin doğru olup olmadığını bilmediğiniz bir karakter.
Tabii kitap hep böyle suskunlukla geçmiyor. Nastya 400 günün ardından ilk kez kapılarını ve sesini Josh için açıyor ve kitabın bundan sonrası ayrı bir boyut kazanıyor. Josh ve Nastya'nın konuşmaları, uyumları ve birlikte yaptıkları aralarındaki aşktan ziyade ortaya çıkan ve benim daha nasıl açıklayacağımı bilmediğim bir ilişki var. Sanki doğdukları günden beri yaşadıkları her şey ikisini bir araya getirmek için yaşanmış gibi.
Josh'un Günışığım dediği her sayfada Josh'a biraz daha aşık oldum. Diğer kitap yorumlarımda aşık olduğum karakterleri hepsini unutun ve Josh'ı bana verin yeter. O kadar büyük bir sevgim var. Nastya'nın ise yine ayrı bir yeri var.
Kitap sadece bu iki karakterin etrafında dönmüyor belki en güzeli de bu. Ana karakterler ile bağlantılı bir sürü yan karakterler var bu karakterler kitaba ve olay örgüsüne ayrı bir hava katmışlar. Biz sadece bu kitapta iki gencin hikayesini okumuyoruz. Yan karakterlerin ile önemi kaybetmediği bir kitaptan bahsediyorum burada. Okumanız için daha kaç tane daha sebep bekliyorsunuz ?
Her Şey Bitti Derken'i okuyalı ortalama 3 hafta oluyor ve ister istemez kitabın etkileri geçti ama bu kitap etkileyici değil anlamına gelmiyor. Ben bu kitabı gönül rahatlığıyla önerebilirim. Kitabın şimdiki zaman ile yazılmasından kaynaklanan çekincelerim vardı ama Millay'ın dili o kadar güzel ki. Beni hiç rahatsız etmedi ve umarım sizi de rahatsız etmez. Kitapta sevmediğim kısımlar az da olsa var. Mesela Nastya'nın gizemini son sayfalara kadar uzaması ve Nastya'nın gittiği zaman ne yaptığının meçhul olması ve SON. O nasıl bir sondur ya ! Sırf sonu yüzünden kitaptan puan kırdığım doğrudur. Öyle bir şekilde bitiyor ki ne tepki vereceğimi bilemedim. Bitti diye üzülsem mi , sonu yüzünden ağzım açık mı kalsa ya da mutlu gibi bitti diye mi sevinsem bilemedim.
Her Şey Bitti Derken'i okurken ağlamadım ama evet çok duygulandığım yerler oldu. Zaten yazarın ağlatma gibi bir derdi olduğunu sanmıyorum. Katja'nın tek derdi kalbimize dokunmak ve kalbimize dokunmanın yolunun ağlatmaktan geçmediğinin bilen nadir yazarlardan biri. Ağlatmadı ama ağlamaktan harap olduğum kitap Aynı Yıldızın Altında kitabından daha fazla etkiledi ve yeri gelmişken söyleyeyim daha güzeldi.
Ve son olarak kapağa değinmek istiyorum. Orijinal kapak ve diğer edisyonların bir kaçı hariç hepsini beğendim. Ama bizim kapak hiç olmamış ya. Böyle güzel bir kitap böyle kötü bir kapak ile basılmamalıydı diye düşünüyorum. Çeviri konusuna gelirsek de ben onu da çok beğendim. Herhangi bir yazım hatası da göze çarpmadı yani yayıncının tek kusuru kapak!
Kitabı alın , okuyun, okutun !
'' Büyünün ya da mucizelerin olmadığı bir dünyada yaşıyorum. Kâhinlerin veya şekil değiştiricilerin, meleklerin veya sizi kurtaracak süper kahramanların olmadığı bir yer burası. İnsanların öldüğü, müziğin dağılıp parçalandığı, her şeyin berbat olduğu bir yer. Gerçekliğin ağırlığıyla yere öyle bir yapışmış haldeyim ki, bazı günler ayaklarımı kaldırıp yürüyebildiğime bile şaşırıyorum.
'' Ve o zaman anlıyorum, aslında bana verdiğinin bir sandalye olmadığını. Bu bir davet, bir hoş geldin karşılaması. Bana oturacak bir yer değil, ait olacak bir yer veriyor.
Bu aralar sürekli ya etkinlik ya tag ya da mim üzerine yazılar yazıyorum. Yakın zamanda çok güzel kitaplara yorumlar gelecek ama biraz beklemeniz gerek. :) Şimdi gelelim yeni konumuza Hangisini Seçerdiniz? blogları takip ediyorsanız karşınıza mutlaka çıkmıştır. Sıra benim cevaplarıma geldi. :) Bir Kitap Delisi'ne beni etiketlediği için teşekkür ediyorum ve cevaplar...
1- Çok kitaptan oluşan seriler mi ya da tek kitaplar mı ?
Seri kitapları seviyorum ama tercihim tek kitaplar. Eğer yaşadığınız ülkede seri
kitaplar yarım yamalak yayınlanıyor ve özgü kelimeler ile dolu olan eserler farklı farklı çevirmenlerin eline düşüyorsa ve bu çevirmenlerin diğer kitaplardan haberi yoksa seri kitapları sevmemi bekleyemezsiniz. Evet bu konuda çok doluyum. Sırf devamı yok diye okumadığım ya da çevirisinde sorun var diye okumadığım bir sürü seri var. Ama tek kitapların tek sorunu kötü çeviri. O yüzden kesinlikle tek kitaplar.
2- Sadece kadın yazarları mı yoksa erkek yazarları mı okumak ?
Böyle bir ayrımım yok zaten kim kitabın konusunda önce yazarın cinsiyetine bakıyor ki. Ama kitaplığımda üstünlük kadın yazarlarda. Yani bu konuda seçim yapamam.
3- Kitapçıya gidip kitap almak mı , İnternet üzerinden kitap almak mı ?
Kitap kargosu beklemeyi her ne kadar sevmesem de internet üzerinden almak daha avantajlı olduğu için internet.
4- Film olan kitaplar mı dizi olan kitaplar mı ?
Ben ne film izlemeyi ne de dizi izlemeyi sevmiyorum hatta izlemiyorum bile desem yeridir. Bu yüzden bu konuda bir fikrim yok ama dizi olarak bir aralar bakındığım Game Of Thrones gayet başarılı. Film olarak izlediğim 3-5 tanesinde ise öyle çok hoşuma giden olmadı. Bu yüzden GOF sayesinde dizi kazanıyor.
5- Günde 5 sayfa okumak mı yoksa haftada 5 kitap mı ?
Haftada 5 kitap okuyan var mı ? Kesinlikle haftada 5 kitap.
6- Profesyonel bir yazar olmak ya da profesyonel bir yorumcu olmak ?
İşte benlik soru. Yazarlığa yeteneğim var mı yok mu bilmiyorum. Olsa da yazar olmayı düşünmem. Yorum işi tam benlik hatta profosyonel eleştirmen daha doğru olur. Çünkü bir şeyleri eleştirmeyi ya da yorum yapmayı çok seviyorum.
7- En sevdiğiniz 20 kitabı tekrar tekrar okumak mı yoksa her gün daha önce okumadığınız yeni bir kitabı okumak mı ?
Daha önce okumadığım yeni bir kitabı okumak daha mantıklı. Çünkü bir kitabı ne kadar çok okursan okudukça o kitabın eksiklerini göreceğime inanıyorum ve çoğu zaman öyle olduğu için sevdiğim kitapları öyle açar açar okumam.
8- Kütüphanede çalışmak mı kitap satıcısı olmak mı ?
Şimdi satıcı olsan ayak işi falan yaparsam hiç çekemem. O yüzden kütüphane diyorum hem satıcı olsan kitap mı okuyacaksın yoksa gelenlerle mi ilgileneceksin. Kütüphane tam benlik olur.
9- Favori türünüzden kitaplar okumak mı yoksa favori türünüz hariç diğer her türden kitaplar okumak mı ?
Favori bir türüm olsaydı bu soruya içtenlikle cevap verirdim ama maalesef yok. Olduğunu düşünerek cevap vereyim en iyisi. Her türü seçiyorum. Art arda aynı türü okumak beni çok sıkıyor bunun favori olduğunu düşünsem bile.
10 - Sadece fiziksel kitap kopyalarını okumak mı yoksa sadece e-kitap okumak mı ?
E-kitap zaten tercih etmiyorum. Kitabın kitaplığında yer kaplaması daha bir güzel oluyor.
Benim etiketlediÄŸim: Kitap,Kedi,Kahve :)
Kolay gelsin. :)
Gezgin Kitap KardeÅŸliÄŸi Blog Turu
12. GKK Blog Turu | Danielle Steel - Uzun Metrajlı Hüzünler | Yorum
9/01/2014 12:54:00 ÖS
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Novella
Yayınevi: Novella
Çevirmen: Bahar Yaldız Çelik
Kitap Kokusu Puanı: 3/5Hayatı, iskambilden yapılmış bir kule gibiydi; yıkılması için tek bir hamle yeterdi...Daha önce size kitap , yazar tanıtımını ve çekilişi paylaştığım 12. Gezgin Kitap Kardeşliği Blog Turları'nda sıra kitabımızın yorumuna geldi. Onun öncesinde Rafflecopter için burayı Facebook sayfasındaki çekilişe katılmak için burayı tıklamanız yeterli.
Tallie Jones başarılı işlere imza atmış güzel ve ünlü bir Hollywood yapımcısıdır. Sağ kolu ve aynı zamanda en yakın arkadaşı olan asistanı Brigitte'in de onun bu başarısındaki payı büyüktür. Genç kadın mesleğindeki önlenemez yükselişin aksine ilişkilerinde aradığı mutluluğu uzun süre bulamaz. Ancak sonunda, kendisi gibi yönetmen olan sevgilisi Hunt'ın onun için doğru insan olduğuna inanır.
Her şeyin yolunda gittiğini düşündüğü sırada, yeni film için yatırımcının hesap denetimi istemesiyle, Tallie'nin hayatında dönüm noktası olacak gelişmeler yaşanır. Genç kadın ortaya çıkan mali sorunun, değer verdiği bu iki insanla bağlantısının olduğunu öğrendiğinde ise yıkıma uğrar ve kendini aklının ucundan bile geçmeyecek olayların içinde bulur.
Danielle Steel , dünya çapında 800 milyon üzerinde satış yapan , çoksatan listesinde 225 hafta kalan ve yazdığı romanların 22 tanesi televizyon için uyarlanan başarılı bir yazar. İlk romanını 1973 yılında yazmış ve o zamandan beri beni hayretler içerisinde bırakacak kadar büyük bir hızla yazmaya hiç ara vermeden devam etmiş. Öyle ki 1981 yılında 4 tane romanı yayınlanmıştır. Yılda bir romanı yazmayı bile çok gören ben için bir hayli şaşırtıcı ve etkileyici bir durum söz konusu.
Danielle Steel'in başarıları ve hızından sonra ana konumuz olan orijinal adı Betrayal (İhanet) Türkçe'ye ise Uzun Metrajlı Hüzünler olarak aktarılan ve bence orijinal isminden daha etkileyici.
Tallie Jones, Hollywood'un ünlü ve pasaklı yönetmeni. Tallie Jones, başarılı bir yapımcı ve yönetmendir ama bu başarısı maalesef özel hayatına pek uğramıyordur. Başarısız evlilikleri ve halen başarısız olmaya mahkum ilişkisi buna en iyi örnek. Başarılı ve zengin Hollywood ünlülerine çoğumuz imreniriz ama hayatları bizim magazin haberlerinden gördüğümüz kadar basit ve mutlu değil. Tallie Jones da bunun en iyi kanıtlarından. Dışarıdan bakılınca yakışıklı ve onu gerçekten sevdiğini düşündükleri bir sevgilisi var ve işin de oldukça başarılı olan Tallie'nin hayatı yeni filmi için hesap denetiminden çıkan sonuçla berbat bir hal almaya başlar. Tallie'nin hesaplarında her ay yüklü bir miktarda nakit para ortadan kaybolmaktadır ve bu durum yıllar öncesine dayanmasına rağmen şimdi fark ediliyor. Tallie'nin ve çalışanı bu paranın ve açıklamayan otel konaklamalarının peşinde düşer. Ve bundan sonra Tallie'nin hayatın seyri değişir. Yıllardır güvendiği,dostu dediği kişinin ve kollarından güven ve sevgi bulan sevgilisinin oyununa gelen saf Tallie bir anda ne yapacağını şaşırır. Evet , Tallie biraz saf bir karakter öyle ki sevgisi Hunt'ın yıllardır çevirdiği işleri öğrenmesine rağmen halen ona karşı sevgi hatta aşk beslemesi bana biraz güçsüz bir karakterle kaşı karşıya olduğumuz sinyallerini verdi. Aslında Tallie'nin güçsüz olması normal sonuçta başına gelenler kolay şeyler değil ama bence biraz daha dik durup ona bunları yaşatanlardan intikamını alabilirdi. Ama o zaman eline ne geçecekti ? Başkasının hayatının daha berbat olması vicdanını mı rahatlatacaktı ? Tabii ki,hayır. Kitabın başında yazan ''Bazen direnmek yerine yeniden başlamak gerekir...'' sözü tam da bu duruma uygun. Ve doğruyu söylemek gerekirse ben kitaptan çok bu sözden etkilendim.
Aslında konu ve işleyiş güzeldi ama ben Danielle Steel'in kalemini beğenmedim. Yazarın diğer kitaplarında da aynı dille mi yazıldı bilmiyorum. Bunu öğrenmek için kitabını alır mıyım onu da bilmiyorum. Bakıp göreceğiz artık.
Kitabın kapağı ise mükemmel. Diğer edisyonlara baktım ve Novella farkını gördüm. Kitabın iç tasarımı ve kapak kalitesi de oldukça güzel.
-Destek ve ilgilerinden ötürü Novella'ya teşekkürler. :)
- Benimle Kal - Rebecca Donovan | 3/5
- Duman ve Kemiğin Kızı - Laini Taylor | 4/5
- Her Åžey Bitti Derken - Katja Millay | 4/5
- Uzun Metrajlı Hüzünler - Danielle Steel | 3/5 | Çekiliş
- Beni Bulun - Michelle Knight | 4/5
- Aylardan Aşk - Meral Kır | 4/5
- Gece Nöbeti - Sergey Lukyanenko | Yarım bırakıldı.
- Başlat - Ready Player One - Ernest Cline | Yarım bırakıldı.
Bir Kitap Delisi'nin beni etiketlemesiyle katılmak istediğim ve biraz zor olan bu etkinliğe katılıyorum.
9 kategoride başlığına göre kitapların zıtlarını bulacağız. Hadi başlayalım. :)
8. Türüne Göre Zıt Kitaplar:
Ve bir etkinlik daha tamamlanmış oldu. Ece'ye çok teşekkürler. ^_^
Ve de benim etiketlediklerim: İki Kapak Arası , Geveze Kitap Kurdu , Maria Puder Ölmedi bloglarını bu etkinlik için seçiyorum. :) Hepinize kolay gelsin. :)
9 kategoride başlığına göre kitapların zıtlarını bulacağız. Hadi başlayalım. :)
1. Alım Zamanına Göre; En eski ve en yeri kitapları seçiyoruz ama ben ilk aldığım kitabın hangisi olduğunu bilmediğim için ilk aldığım kitabı biraz sallamış olabilirim. Gerçekten düşündüm ama bulamadım. En son aldığım ise yakın zamanda blogumda yorumunu göreceğiniz Her Şey Bitti Derken.
Yüreğim Seni Çok Sevdi kitabını okumaya ilk başladığım sıralarda Canan Tan'ı çok sevdiğimden dolayı aldım ama şimdi yazarı öyle eskisi kadar sevmiyorum. Her Şey Bitti Derken ise Müge baya bir önerdi. Zaten alacaktım , Müge sayesinde ilk sıralara girdi ve aldım.
2. Fiyatına göre; En ucuz ve en pahalı olan kitapları seçiyoruz. En ucuz kitaplarım D&R'ın bir ara Dex kitaplarını beş liraya indirilmesiyle aldığım kitaplardı. Aralarından Başlat'ı seçtim. En pahalı olan ise siz şüpheniz olamayan bir yayınevinin kitabı.Evet , doğru tahmin. Pegasus. Ölüm Oyunu 30 Tl ile zirvede eğer bir başka Pegasus kitabı almazsam uzun süre kalacak gibi. Başlat'ı hale okumadığım için bir şey söyleyemem ama Ölüm Oyunu her ne kadar 30 tl ile biraz uçuk olsa da hak ediyor diyebilirim ama bu kitap ucuz ve normal bir fiyat anlamına gelmiyor.
3. Anlatıcısına Göre; Farklı anlatıcıya sahip kitapları seçiyoruz. Aklıma Tatlı Bela ve Ayaklı Bela ikilisi geldi hemen. Ayaklı Bela'nın Tatlı Bela'nın yanında başarısız kaldığını düşünmekteyim. Ayrıca Tatlı Bela'da aşırı derecede fazla yazım yanlışı var. Söylemesem olmazdı. Hem de gözden geçirilmiş baskısını okumama rağmen.
4. Kapağına Göre Zıt Kitaplar;
Şu güzelim kapağın yanına o iğrenç kapağı koyarken yüreğim sızladı. Bu etkinliğin en doğru seçimi şimdi karşınız da duruyor. Sevgili Altın Bilek çalışanları bu kapağı seçerken ne düşünüyorlardı bilmiyorum ama görüp göreceğim en kötü kapak tasarımını layıkıyla yerine getirmişler. Bir Sır Saklı içimde ise hem konusuyla hem kapağı mükemmel.
5.Uyruğuna Göre Zıt Kitaplar: Yerli-yabancı şekilde yapacağım seçimde yerliye hemen şu an okuduğum Aylardan Aşkı seçiyorum. Yabancıya ise daha geçen gün aldığım Ben Malala kitabını koyuyorum. Aylardan Aşk bugün yarın biter. Yorumu da çok yakında burada olur. :) Ben Malala ise merak ettiğim bir kitaptı yakında da ona başlarım.
6. Kalınlığına Göre Zıt Kitaplar: En ince ve en kalın kitapları görelim bakalım. :) En kalın Taht Oyunları ve en ince ise çocukluk kitabım Aziz Nesin'in yazdığı Çocuklara En Güzel Öyküler Biri 80 diğeri 850 sayfa. Taht Oyunları'nı okuyalı 1 yılı geçti ama halen seriye devam etmiş değilim. Kitap hakkında bütün spoilerleri yemiş olunca ister istemez devam etmek istemedim. Ben de ilk sezonu atlayarak ve ikinci sezonu yarım yamalak izleyerek. 3. sezona geçtim ve devamı gelmedi. Pek dizi izlemeyi seven biri olmadığım için her ne kadar beğensemde sıkılmadan edemedim.
7. Hikayesine Göre Zıt Kitaplar: Gerçek yaşam öykülerini ve kurgu olan kitapları birbirleri eşliyoruz. Beni Bulun... Okuyun demekten bıkmayacağım ve asla demekten pişman olmayacağım gerçek bir yaşam öyküsüydü. Duman ve Kemiğin Kızı geçen haftalarda okuduğum ve beğendiğim fantastik türde bir kitaptı. Bunun yorumu da umarım yakında gelir. Çok yorum birikti bu ara hızlı olmaya çalışacağım artık.
8. Türüne Göre Zıt Kitaplar:
Fantastik ve romantik bir kitap seçeceğiz. Romantik kitaba Travma Sonrası Aşk Çarpması ve fantastiğe bayılarak okuduğum ve son zamanların en iyi kitabı olduğunu düşündüğüm Golem ve Cin'İ seçiyorum. Bu başlığa seçtiğim iki kitap da benim çok sevdiğim ve önerdiğim kitaplar.
9. Moduna Göre Zıt Kitaplar: Bizi üzen ve güldüren kitabı seçiyoruz son başlıkta. Ve ben bu etkinliği hazırlarken gerçekten çok yoruldum. Etiketleyeceklerime şimdiden kolaylıklar diliyorum. :D
Yandaş... Nasıl ağladım anlatamam. Sınıfın içinde rezil oldum. Bunu yapmayacaktın Veronica....
Obsidiyen... Az da gülelim ya :D Bu öküzleri seviyorum ben ya. Ama seri çok uzadı. Soğudum vallahi.
Ve bir etkinlik daha tamamlanmış oldu. Ece'ye çok teşekkürler. ^_^
Ve de benim etiketlediklerim: İki Kapak Arası , Geveze Kitap Kurdu , Maria Puder Ölmedi bloglarını bu etkinlik için seçiyorum. :) Hepinize kolay gelsin. :)
4 Puan
Yorum: Michelle Knight & Michelle Burford - Beni Bulun Çünkü Bu Sizin de Hikayeniz Olabilir
8/30/2014 01:37:00 ÖS
Sayfa Sayısı: 288
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı
Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı
Çevirmen: Nur Eren
Kitap Kokusu Puanı: 4/5Gerçek Bir Yaşam Öyküsü11 yıl bir kabusun içinde hapsolmuş 3 kadın... Bu kitap hakkında ne söylenir inan ki bilmiyorum. Bu zamana kadar bir çok gerçek yaşamı konu alan kitaplar okudum ama hiçbiri beni 11 yıl hapsedilmiş bu 3 kadının hikayesi kadar etkileyemedi ve etkileyemez.
1 EV, 3 KADIN, 11 YILLIK ESARET
BENÄ° BULUN
ÇÜNKÜ BU SİZİN DE HİKÂYENİZ OLABİLİR
2002 yılında kaybolduÄŸumda pek çok kiÅŸi bunu fark etmemiÅŸti bile. Yirmi bir yaşındaydım; adres sormak için bir markete uÄŸrayan genç bir anne…
On bir sene boyunca kilit altında tutuldum, türlü işkencelere maruz kaldım. Bu, hayatımın halihazırda bildiğiniz kısmı olabilir fakat daha bilmediğiniz çok şey var.
-Michelle Knight-
Michelle Knight 2002 yılında, Ariel Castro isimli bir okul servisi şoförü tarafından kaçırıldı ve on yıldan uzun bir süre taciz, tecavüz ve işkenceye maruz kaldı. 2003 yılında Amanda Berry, 2004 yılında da Gina DeJesus tutsak olarak Michelle'e katıldı. 6 Mayıs 2013'te bir fırsatını bulup tutsaklıktan kurtulmalarının ardından, bu olay dünyada büyük yankı uyandırdı. Şimdi ise binlerce kişinin merak ettiği konu şu: O evin içinde neler oldu ve üç kadın akıl almaz işkencelere dayanacak gücü nasıl buldu?
Michelle Knight, gözler önüne serdiği bu sarsıcı hikâyesiyle suskunlar için bir ses, her yıl kaybolan binlerce çocuk ve genç için güçlü bir sembol oluyor.
"Televizyon programı yaptığım on iki yıl boyunca hiçbir şey beni Michelle Knight ve onun yaşama tutunma hikâyesi kadar etkilemedi."
-Dr. Phil McGraw-
Yaşadıklarına rağmen halen hayata tutunan ve oğlu için yaşadıklarına katlanan genç bir annedir Michelle Knight. 11 yıllık esaretiyle hayatı alt üst olmasına rağmen beni en çok üzen kaçırılmadan önce de hayatının güzel olmamasıydı. Daha küçük yaşlarda aynı evde ailesiyle yaşadığı bir akrabası tarafından sürekli tecavüze uğrayan ve kendini savunmayacak kadar küçük bedeniyle boyun eğmek zorundadır.
Amanda-Gina-Michelle |
Tüm bu yaşananların Michelle'nin sevdiği yazar Stephen King'in yazdığı korku dolu bir hikaye olmasını istedim. Baştan sona. Bunların hiçbirinin yaşanmadığı düşünerek kendimi kandırmak istedim. Ama kimi kandırabilirsin ki ? Belki ben bu yorumu yazarken bile Amanda , Gina ve Michelle'nin durumuna düşen binlerce kadın var. Ve bizim elimizden gelen ne var ? Ya da elimizden gelenler bu olayların ne kadarını engelleyebiliyor ? Elimizde koca bir hiç var.
Amanda,Gina ve Michelle o adamdan halen kurtarılmadılar. Kurtulmaları için o adamın onlara verdikleri fiziksel hasardan ziyade zihinlerindeki , her gözlerini kapatışlarında ya da bir sokakta yürürken duydukları korkunun yerine güveni hangimiz yerine geri koyabiliriz ? Peki ya ben bu kitabı okuduktan sonra kimseye güvenemeyeceğimi anladıktan sonra kim bu güveni tekrar yerine koyabilir.
Bu 3 güçlü kadının hikayesini okumalı ve okutturmalısınız . '' Kadın isterse tecavüze uğramaz.'' diye düşünen ve bunu insanlara kabul ettirmeye çalışarak tecavüze uğrayan kadınları ezen ve sanki onları değersiz bir fahişeymiş gibi gösteren her insana bu 3 kadının hikayesini anlatmalıyız.Belki o zaman anlayabilirler.
Başınızı dik tutabilme gücünüzün olmasının ne demek olduğunu şimdi anlayabiliyorum; acılarla geçen onca yılı eğilmeden geçirebilmenin ardından. Kendi gözümden ben muhteşem biriyim ; çünkü hâlâ sefalet dolu bir hayattan daha büyük bir şeyin olduğuna inanma cesaretini gösterebiliyorum.
Bunun bir an önce bitmesini ve birinin beni kurtarmasını umuyorum, ama her şey sanki sonu hiç gelmeyecekmiş gibi görünüyor.
Başarısız ve yıkılmış olabilirim ama bu sadece başım dik ve gururum kırılmamış bir şekilde yeniden ayağa kalkabilmek için. Sadece bu kâbusu kalbim atarak , ruhum çalınmamış ve yara alınmamış bir şekilde atlatmak için.
- Martı Yayınları'na bana bu kitabı gönderdikleri için ama ondan önce bu kitabı basarak Michelle'in hikayesine herkese ulaştırmaya çalıştıkları için sonsuz teşekkürler.